 |
KıZıLCaHaMaM DeMiRCiLeR MaHaLLeSi WeB SiTeSi - KIZILCAHAMAM HAKKINDA
|
|
|
|
 |
 |

EKONOMİK VE SOSYAL YAPI
1950 ye kadar gerek dünya şartları ve Türkiye’de uygulanan kapalı ve katı devletçi politikalar, gerekse arazinin uygun olmayışı sebebiyle, sıkıntılı bir ekonomik hayat yaşanan ilçede, 1950 de iktidarın değişmesi ile bir kıpırdanma, bir hareketlenme görülür. Halk yine çetin tabii şartlara karşı boğuşmakta fakat her alanda sağlanan serbestlikten dolayı bu sıkıntılara pek aldırış etmemektedir.
Ağır vergi yükü, idarî baskı, karne ve yokluk gibi tek parti dönemi şikâyet konusu unsurlarından kurtulmuştur. Fakat ekilebilir arazi ve otlakların kısıtlı olması, yakacak odun temini ve ticarî amaçla kaçak kesim sebebiyle her fırsatta ormana giren köylünün, orman idaresi ile başı derttedir.
Mahkeme ve hapis korkusuna bu mesele gayrî kanunî yollarla çözülmekte, böylece ormancıların köylü üzerinde derin bir nüfuzları görülmekte. Nihayet 1957 de orman arazisi dikenli tel ile çevrilir. Böylece hayvan otlatacak yeri olmayan orman köylüsü hayvancılığı bırakıp Almanya ve büyük şehir yollarına düşer.
Aslında orman köylüsünün ormanı keserken vicdanı rahat değildi. Dînen ve kanunen suçlu olduğunu biliyordu. Fakat içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı ve başka bir geçim kaynağı olmadığı için ormanı bir geçim kaynağı olarak görmüş ve balta ile içine dalmıştır.
Fakat, önceleri kömürcülük yapanlar odunculuğa geçiş sağlamışken, yıllar geçtiği halde odunculuktan sıvı yakıt ticaretine geçiş sağlayamayıp hüsran içinde çaresiz köylerine dönmüşlerdir.
Bu dönem, insanımızın pek çok yenilik ile karşılaştığı ve hayata yeni bir şeklin verildiği yıllardır. Tarımda uygun yerlerde karasaban yerine pulluk ve traktör kullanılmaya başlanır. Bu şekilde kısa zamanda daha fazla arazi işlenmektedir. Daha sonraki yıllarda kullanılan sunî gübre ve ilâçlama yoluyla tarımdan alınan ürün miktarı artar. Avrupa’dan ithal edilen inek cinslerinin geç de olsa tutulmasıyla hayvanî ürün miktarında da bir artma yaşanır ve böylece köylü para görmeye başlar.
Bu şekilde hayat standardı kısmen yükselen halk, hayatında bazı değişikliklere gider. Bataryalı radyolar köylere girerek insanı ülke ve dünyadan haberdar eder. Toprak damlı evler yavaş yavaş kırmızı kiremitli çatılarla örtülür, o zamana kadar bulunursa üzümle içilen çay artık şekerle içilir. Çarık yerine Soğukkuyu ve cızlavut denen lastik pabuçlar giyilmeye, kaçak tütün yerine devletin ürettiği “Birinci, İkinci (köylü), Bafra” sıgaraları içilmeye, pırpıt yerine kadife ve kaba kumaştan elbiseler giyilmeye başlanır.
Buna rağmen ilçede ekonomik alandaki faal nüfus 1955-1975 arası, Türkiye ortalaması altındadır. Bunu sanayi toplumuna geçiş sürecinin tabii bir sonucu olarak görmemiz gerekir. Tarım alanlarında aile reisi dışındaki fertler, yardımcı olarak faal nüfusa katılırdı. Ancak kırdan kente göç ile meydana gelen tabloda aile reisi dışında diğer fertlerin ekonomik faaliyete katılma imkânı kaybolur.
Böylece köyde yardımcı pozisyondaki anne, çocuk ve yaşlılar, kentte; öğrenci, ev kadını veya çalışmayan ihtiyar olarak faal guruptan ayrılmışlar ve sonuçta, yardımcı aile fertleri 1955 de % 40 iken,1975 de % 20 ye inmiştir.
Ankara’nın başkent olması ve ilçemizin yakınlığı nedeniyle memurluk gibi farklı bir hizmet sektörü ortaya çıkmıştır. Bunun yanında tipik bir Anadolu kasabası görünümündeki ilçemizde manifaturacı, bakkal, semerci, terzi, soğuk demirci, kalaycı, kundura tamircisi,birkaç oto tamircisi gibi küçük esnaf dışında, Altın Su işletmesi, Maden suyu işletmesi, birkaç fırın, gazoz atölyesi, birkaç kereste atölyesi ve benzin istasyonu gibi işletmeler de mevcuttur.
Bu yıllarda uzun yıllardır ilçemizde, bankacılık sektöründe hizmet veren Ziraat Bankası yanında, 1970 lerde bir de Yapı Kredi Bankası ve Halk Bankası şubesi açılır. Yapı ve Kredi bankası 1980 öncesi, yeterli potansiyel olmadığı için buradan başka bir yere taşınmış ve yine bu yıllarda Türkiye İş Bankası şubesi açılmıştır. Bunlardan Ziraat Bankası çiftçi ve tarımla uğraşan kesime, Halk Bankası esnaf kesimine, diğerleri de genel anlamda ticari yönden ticaret erbabına kredi, çek, senet konularında yardımcı olmakta idiler.
1950 de ilçede jeneratör ile çalışan elektrik santrali devreye girer ilk yıllarda henüz sanayide kullanılacak kadar güçlü bir gerilim olmadığı için bir süre daha el ile çalışan makine ve aletlerin kullanımına devam edilir.
Buzdolabının ev ve işyerlerinde yaygın olarak kullanılmaya başlanmasından önce, soğutucu olarak kar kullanıldığı dönemde, bazı Karacaören köylülerinin yaptığı kar ticareti de, hazırlanışı ve pazarlanması yönünden hayli ilginç. İlk yaz, Mart sonu ve Nisan ayı başlarında bulgur bulgur yenecek duruma gelen kar, dağın kuzey yamacında kademeli olarak önceden hazırlanan kuyulara doldurularak tepilip sıkıştırılır ve ısınıp erimemesi için üzerine talaş örtülür. Okulların tatile girdiği Haziran ayından başlayarak 15 Ağustos’a kadar hergün ilçeye kar getirilir.
Hayli zor bir çaba ve yolculukla gerçekleşen bu kar ticaretinde, köylüler geceden kalkarak kuyulara gider, hızarla kestikleri kar kalıplarını çuvallara doldurup hayvanlarına yükleyerek ilçenin yolunu tutar. Sabah vakti ilçeye gelinir ve lokanta, seyyar dondurmacılar, büfeler, kahvehaneler ve seyyar meşrubatçılara kalıp olarak kesilen karları satarlardı.
2,5 ay devam eden bu kar ticareti Karacaören’liler için oldukça kârlı bir iştir. Anlatıldığına göre bir günde, yeme-içme gibi masraflar hariç bir Reşat altını alacak kadar para kazanırlarmış. Bir sezonda kar kuyuları bitmez ise, gelecek sezon için de kullanılır, erimeden uzun süre aynı sertlikte kalırmış.
İlçemizde tarım ve hayvancılığın yıllara göre seyri konusunda 1965-1970-1980-1990 ve 1999 kayıtları mevcut. Bu kayıtlara göre inceleyeceğimiz ilçemiz tarım ve hayvancılığı konusunda yapılan çalışmalar ve kaydedilen ilerlemeleri sunmaya gayret edeceğiz.
1-Tarım:
Arazinin engebeli, ve bölünüp küçülmesi nedeniyle makine tarımı mümkün değildir. Sarp arazili köylerde ekinler tarladan köye bırakın kağnıyı eşekle bile zor getirilirdi.1956 da ilçede 2 traktör, 5 traktör kulaklı pulluk, 7980 karasaban, 40 tırmık, 1 diskarro bulunmakta idi.
1960 da Ciğir’de 1 ve Pazar Akçaören’ de 2 traktör vardır. Buna karşı ilkel tarım aletleri yoğun olarak kullanılır. Bu aletlerin 1965 sayıları şu şekildedir:
Pulluk........: 992 adet Kağnı..........: 6.000 adet
Karasaban.: 6.600 adet. Araba..........: 1.500 adet
Döğen.......: 6.600 adet. Traktör........: 4 adet.
1965 de 42.649 olan ilçe nüfusunun % 96 sı tarım, % 3 ü hayvancılık, % 1 de diğer işlerle meşgul olup, tarım ve hayvancılığın ekonomide hakim durumu açıkça görülmektedir. İlçe arazisinin 319.750 dönümlük kısmı tarıma elverişli olup bu sahanın da % 90 kadarı Pazar civarı ve Çeltikçinin sırt bölgesindedir..
Bu tarım alanlarında yetiştirilen ürünlerin miktarları da şöyle:
Tahıllar (Ton) |
Bakliyat (Ton) |
Sebze (Ton) |
Meyve (Ton) |
Buğday |
15.000 |
Nohut-fiğ |
16.500 |
Taze Fas. |
2.400 |
Kavun - Karpuz |
27.000 |
Arpa |
7.680 |
Burcak ve Mercimek |
410 |
Patetes |
15.000 |
|
|
Domates |
750 |
Elma - Armut |
6.314 |
|
|
|
|
Patlıcan |
1.350 |
|
|
|
|
|
|
Üzüm |
1.000 |
Toplam |
24.800 |
Toplam |
16.910 t |
|
19.500 t |
|
|
Tablo 55:1965 ilçemiz tarım alanlarında yetiştirilen ürün miktarları Bunlardan hububat ve baklagil cinsi ürünler Karga sekmez-Kurtboğazı arasındaki nisbeten düz arazilerde, çeltik, meyve, sebze gibi ürünler Kirmir ve diğer akarsu kıyılarında, Üzüm özellikle Çeltikçinin batısındaki köylerde, taze fasulye Kızılcaören,Yanık Özbekler ve Bulak gibi köylerde yetiştirilyor. Ayrıca bu yıllarda yapılan Üçbaş göletinin suladığı Üçbaş ve Akdoğan köylerinde de sebze ve meyve üretimi hızlanmıştır. 1960 öncesi ilçede genellikle ahlat ağaçlarının bolluğundan bahsediliyor. İlçe tarım yetkililerinin teşvik ve yardımı ile bu ahlat ağaçlarının büyük bölümüne armut aşısı yapılmıştır. 1950 sonrası gelişmelerle Ankara’nın büyük bir pazar olması, ulaşım imkânının artması, pazarlama ve konserveciliğin gelişmesi gibi etkenlerle Kirmir Vadisi ve diğer akarsu boylarında sebze ekimi zamanla çeltiğin yerini almıştır. Yerli sebze, Mayıs ve Haziran ayında ekilir ve Ağustos ayında ürün alınır. 1965 yılında Toprak-Su Bölge Müdürlüğü tarafından Kışlak köyünde yaptırılan Kışlak bendi ile o zamana kadar su baskınları ile zarar gören arazi kurtarıldığı gibi çeltik üretiminin de artmasına katkı sağlanmıştır. Çoğunluğu Çeltikçi’ nin batısındaki Kışlak, Güneysaray ve Başağaç gibi köylerdeki 800 hektar kadar bağda yetiştirilen üzüm, taze olarak ve pekmez haline getirilerek hem bölge ihtiyacında kullanılıyor, hem de ilçe pazarında satılıyor. 1970 yılı kayıtları itibarı ile ilçemizde tarım yapmaya uygun 301.000 dekar arazinin üzerinde yapılan tarım ile yetiştirilen tarım ürünleri şöyledir:
Tahıllar |
Bakliyat |
Sebze |
Meyve |
Buğday |
25.402 t |
Mercimek |
149 t |
|
Arpa |
12.630 t |
Fiğ |
1.800 t |
Prinç |
3.195 t |
Kuru Fasulye |
100 t |
Toplam |
41.227 t |
Toplam |
2.049 t |
13.000 t |
30.750 t |
Tablo 56: 1970 de ilçemiz tarım alanlarında yetiştirilen ürünler Çeltikçi bölgesinde arazinin müsait olması dolayısıyla, 34 köyden 12 sinde 2282 dekar alan üzerinde yapılan çeltik ziraati ile yılda üretilen 1339 ton çeltik, Çeltikçi ve M.Ağacin’deki fabrikalarda pirinç haline getirilerek iç ve dış pazarlarda satılmaktadır. Arazinin müsait olduğu diğer köylerde meyve ( Bağören’ de kiraz, Saray ve Ciğirler’de elma, Çeltikçi’de iğde ve erik Demirciören’de kavun) ve sebze ziraati, dağlık kesimdeki köylerde ise hayvancılık yapılmaktadır. Toprak ve iklimin uygun olduğu Pazar çevresinde her türlü tarla ziraati yapılıyor. Başta buğday ve arpa olmak üzere mercimek, fiğ ve nohut yetiştiriliyor. Sulu arazide üretilen meyve ve sebze de bölgenin ihtiyacını karşılıyor. Arazinin dağlık ve ormanlık olduğu Güvem bölgesinde yaygın olarak hayvancılık ve arıcılık yapılmakta. Özellikle son birkaç yıldan beri Motafon cinsi süt ineği yetiştirilmesine önem verilmiş ve bölgedeki 300 inekten yılda elde edilen 600 ton süt kooperatifler vasıtasıyla Ankara’ da satılmaktadır. Bölgede bulunan 2500 adet fenni arı kovanından yılda 100 ton kadar bal elde edilmektedir. Hayvancılığın yaygın olarak yapılması sebebiyle müsait arazilerde burçak, fiğ, yonca ve korunga gibi hayvan yemleri yetiştirilmektedir. Ekolojik şartların çeşitliliği yüzünden merkez bölgesinde her türlü tarım yapılıyor. Meyvecilik ve taze fasulye son yıllarda hayli önem kazanmıştır. Bulak, Kızılcaören, Ciğirler ve Yanık Özbekler gibi köylerde yoğun olmak üzere yılda 2.500 ton kadar taze fasulye yetiştirilip önemli bir kısmı dış piyasaya satılıyor. Ayrıca Bulak, Karaağaç, Dereneci, Ciğirler, Yanık, Gümele, Üçbaş , Kızılcaören, Kavaközü ve Semeler gibi köylerde 2700 ton meyve yetiştiriliyor. Kirmir kıyısında 11 köyde 1550 dekarlık alanda yılda 600 ton çeltik üretilmekte. Bunun yanında kısmen tahıl ve hayvan yemi üretimi de yapılmaktadır. Son yıllarda epey önem arz eden Organik Tarım, 2003 den sonra ilçemizde de ilgi görmeye başlamış olup uygulanan birkaç proje başarı ile sonuçlanmıştır. Özellikle Çeltikçi Bağlıca köyünde 2004 yılında 5 dekarlık alanda ilk defa uygulanan bu sistem ile hormonsuz ve ilâçsız olarak tabii ortamda domates, biber ve patlıca yetiştirilmiş, denemenin başarılı olduğu görülünce çevre üreticilerden 2005 yılı için 7 kadar talep gelmiş durumdadır. 1970 kayıtlarına göre ilçedeki 150.000 meyve ağacından 60.000 armut, 50.000 elma ve geri kalan 20.000 tanesi de iğde ve kiraz yoğun olmak üzere diğer türlere ait olup ayrıca 240.000 kadar yabani armut ve elma ağacına iyi cins aşı yapılmıştır. 1980 e gelindiğinde meyve ağacı sayısında müthiş bir artma olduğu görülüyor. 2000 lere gelindiğinde özellikle İlçe Tarım müdürlüğü destekli meyvecilik ilçe çapında gözle görülür şekilde ilerleme kaydetmiştir. İlçe Tarım müdürlüğü Demonstrasyon çalışmaları gözlendiğinde, modern meyvecilik çalışmalarının hız kazandığı görülüyor. Bu çalışmalar çerçevesinde; 1999 da M. Ağacin’ de 5 dekar, 2000 de Eğerli Kuzören, Taşlıca ve İğceler’ de 7,5 dekar, 2001 de 5 köyde 25 dekar, 2002 de ise 6 köyde 10 üreticiye 50 dekarlık ceviz bahçesi, 1999 da Pazar’ da 1 dekar, 2000 de Alpagut’ ta 2 üreticiye 5 dekar, 2001 de Çeltikçi bölgesinde 5 köyde 25 dekar, 2002 de 9 köyde 9 üreticiye 45 dekar, 2003 te 8 üreticiye 38 dekar ve 2004 te 3 üreticiye 15 dekarlık örnek bağ çalışması, 1999 da Ciğir’ de 2 dekar, İnceğiz’ de 2 üreticiye 5 dekar, Demirciören’ de 2 üreticiye 5 dekarlık armut bahçesi çalışması, 2000 de İnceğiz ve Gümele’ de 2 üreticiye 5 dekar yarı bodur elma, 2003 de Çırpan ve Kuşçuören’ de iki üreticiye 4 dekar yarı bodur elma, 2004 te 8 üreticiye 18 dekar bodur elma, 2005 te 8 üreticiye 20 dekarlık alanda bodur elma bahçesi, (Bodur elma, 2 – 3 sene gibi kısa bir sürede meyve veren, adı üzerinde boyu fazla uzamayan, birim alanda daha fazla üretim yapılan ve diğer cinslere nazaran daha kısa (1/3) aralıklarla dikimi yapılabilen bir elma cinsidir.) 1999 da Ciğir ve Çeltikçi’ de 2 üreticiye 2 dekarlık çilek bahçesi, 2001 de 16 üreticiye 80 dekar kiraz, 4 köyde 5 üreticiye 25 dekar vişne bahçesi ve 2002 de 8 köyde 10 üreticiye 50 dekar vişne bahçesi, 1999 da Çeltikçi’ de 4, Gümele’ de 1 dekar iri ve verimli cins kuşburnu bahçesi projeleri hayata geçirilmiştir. 1970 li yıllardan sonra özellikle ihracat sebebiyle fiyatında önemli bir artış gözlenen fiğ ekimi revaçtadır. Fiğ samanı besleyici değeri dolayısıyla hayvan yemi olarak kullanılmakta, fiğin kendisi de tüccara yüksek fiyatla satılmaktadır. Türkiye ortalaması verimi hektarda 747 kilo iken ilçede 1.000 kg. ile ülke ortalamasının üzerinde seyreden fiğ üretiminde 1980 den sonra epey bir düşme görüldü.
Meyve Cinsi |
Meyve Veren |
Meyve Vermeyen |
Toplam (Adet) |
Üretim (Ton) |
Armut |
32.000 Adet |
76.300 Adet |
108.300 |
2.360 |
Elma |
21.500 Adet |
73.000 Adet |
94.500 |
2.970 |
İğde |
5.000 Adet |
35.000 Adet |
40.000 |
150 |
Kiraz |
600 Adet |
700 Adet |
1.300 |
22 |
Vişne |
1.450 Adet |
28.550 Adet |
30.000 |
24 |
Kayısı |
600 Adet |
24.000 Adet |
24.600 |
31 |
Üzüm |
700 Adet |
-- |
700 |
3.050 |
TOPLAM |
61.850 Adet |
237.550 Adet |
299.400 |
8.607 |
Tablo 57:1980 Yılı ilçemizde bulunan meyve ağacı sayıları ve üretim durumu. İlçemizin engebeli yerlerinde ve küçük parçalar halindeki mera ve çayırlarda ağır otlatma yapıldığından, özellikleri bozulmuş ve ot verimleri düşmüştür. Kullanılan tarım arazilerinin % 59 kadarının kıraç olması yüzünden köylü tarımda zorlanmakta. Bu tarlaların % 60 lık kısmı ancak ekilip, % 40 kadarı da nadasa bırakılır. Tahıl üretiminde kullanılan tarlalar bütün tarlaların % 85 kadarı olup, bu oran Türkiye ortalaması (%71) ndan fazladır. İlçemizde nadasa bırakılan arazinin fazla olduğu göze çarpıyor. Her ne kadar ilçe tarım müdürlüğü, çiftçiyi sıra ile ekim yapılması konusunda teşvik ediyorsa da, ilçe topraklarının çoğunun verimsiz ve kıraç olması buna pek müsaade etmiyor. 1980 verileri itibarıyla ilçemizde 13.000 dekar sulu arazi bulunuyor. % 75 kadarlık kısmı Kirmir Çayı kıyısında bulunan bu arazilerde çeltik, sebze, (Fasulye, patates, marul, salatalık ve domates) kavun ve karpuz yetiştirilir. Sulu tarımda, önceye göre buğdayda % 60, fasulyede ise % 250 verim artışı sağlanmıştır. 1967 İstatistiklerine göre ilçede 8807 çiftçi hanesi var. Tarım arazisi ise 77.146 adet ie Ankara ili içinde en fazla parçalanmış halde. Bunun sebebi da ilçede toprakların miras yolu ile parçalanması ve arazinin engebeli olması dolayısıyla, tarlaların farklı yerlerde ve ufak parçalar halinde olması. Çiftçi ailelerinin sahip olduğu toprakların büyüklüğüne göre dökümü şu şekilde:
Topraksız Aile Sayısı |
2.148 hane |
1-51 dekar toprağa sahip aile sayısı |
5.199 hane |
51-100 dekar toprağa sahip aile sayısı |
883 hane |
100-200 dekar toprağa sahip aile sayısı |
218 hane |
200 dekar toprağa sahip aile sayısı |
36 hane |
TOPLAM |
8.807 hane |
Tablo 59: 1990 yılı istatistiklerine aile sayılarının sahip olduğu toprak miktarı: Görüldüğü gibi çiftçi ailelerinin % 9,5 luk kısmı topraksız, çoğunluk (% 73) da 1 ile 51 dekar arası toprağa sahipdir. 200 dekardan fazla toprağa sahip aile sayısı ise % 2,5 ile azınlıktadır. İlçede kiracılık genelde orta işletmeciler tarafından uygulanıyor. Zengin işletmecilerin topraklarını kiraya vermedikleri gibi, başkasının toprağını da kiralık olarak kullanmadıkları görülüyor. 1990 verilerine göre ilçede kulanılabilir tarım alanları 280.000 dekardır. Bu yıl İlçe Tarım Müdürlüğü önderliğinde yeni buğday, arpa, çeltik, fiğ, korunga ve yonca tohumlarını tanıtmak amacıyla, örnek ekim alanlarında elde edilen sonuçlar tarla günleri ile çiftçiye gösterilmiş ve bu tohumları kullanmaları özendirilmiştir. Plânlanan çalışmalar çerçevesinde 1500 dekar buğday,1500 dekar arpa, 500 dekar çeltik ve 250 dekarlık alanda da yonca, korunga ve fiğ üretim projesi uygulanıp olumlu sonuç alınmıştır. Proje gereği çiftçiye tohumluk ve çeşitli meyve fidanı dağıtılmış, 200 kadar da yabani ahlat ağacına armut aşısı uygulanmış. İlçe Tarım Müdürlüğüne ait 5 tohum temizleme ve ilâçlama makinası ile 360 ton tohum sürme hastalığına karşı ilâçlanmış, 8500 dekar alanda da tarla faresi mücadelesi yapılmıştır. Tarım zararlısı yaban domuzu için sürek avları düzenlenmiş, bu amaçla 1920 mermi dağıtılarak 384 domuz vurulmuştur. 1999 yılı sonlarına geldiğimizde ilçemizde toplam 215.580 dekar tarım arazisi bulunduğunu, bunun 197.580 dekarlık kısmında kuru tarım yapıldığını,18.000 dekarlık kısmının da sulanabilir özellikte olduğunu görüyoruz. Bu alanlarda elde edilen ürün miktarları çizelgede verilmiştir. Üretilen sebzenin dökümü şu şekildedir: Patates: 44.000 ton, biber: 60 ton, domates:150 Ton, taze fasulye:700 ton, salatalık 150 ton, Kabak:100 ton, ıspanak: 40 ton, marul: 25 ton
YILLAR |
BUĞDAY |
ARPA |
BAKLİYAT |
ÇELTİK |
MEYVE |
SEBZE |
1965 |
15.000 |
7.680 |
16.910 |
3.300 |
34.314 |
19.500 |
1970 |
24.402 |
12.630 |
2.049 |
3.195 |
30.750 |
13.050 |
1980 |
19.000 |
7.200 |
500 |
1.560 |
12.300 |
11.000 |
1990 |
17.000 |
8.000 |
3.500 |
1.500 |
37.000 |
12.000 |
1999 |
22.146 |
9.348 |
3.200 |
756 |
32.000 |
45.225 |
Tablo 60: Yıllara göre ilçemizin tarım arazilerinin kullanımı. (dekar)
YILLAR |
TAHIL |
BAKLİYAT |
ÇELTİK |
MEYVE |
SEBZE |
ÇAYIR |
1965 |
173.000 |
33.000 |
5.300 |
16.193 |
|
8.976 |
1970 |
190.000 |
35.000 |
5.000 |
2.795 |
2.000 |
|
1980 |
121.000 |
16.000 |
4.000 |
5.000 |
1.000 |
|
1990 |
230.000 |
19.000 |
3.800 |
14.200 |
7.000 |
|
1999 |
144.610 |
29.950 |
2.500 |
15.500 |
7.399 |
|
Tablo 61: Yıllara göre ilçemizde yetiştirilen ürün miktarları. (Ton) Gördüğümüz gibi, buğday ekim sahasında, göre,1980 ve 1999 da azalma var. Ancak aynı dönemde ürün miktarında artış var. 1999 üretimi ise oldukça düşük. Günümüzde çiftçimiz eski zorluklarla karşılaşmıyor. Yaygınlaşan makineleşme ile en ücra köşelerdeki araziler bile traktör ile sürülüp, ekinler orak yerine tırpan veya traktör arkasına takılan basit biçer makineleri ile biçilmekte, döğen tarihe karışmış onun yerine hemen her köyde patoz denilen harman makineleri ile saatlerle ifade edilen zaman içinde tane ve saman ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ilkel tarım aletlerinden, 1980 e gelindiğinde 5700 saban, 500 pulluk, 5 biçer, 175 sırt pülverizatörü, 7 motorlu pülverizatör, 60 sulama pompası, 115 harman makinası, 75 patoz, 5 sellektör, 4750 yayık, 4 kuluçka makinası, 150 traktör ve romörk, 1500 de tırmık bulunduğu görülüyor. İlçede ekim, sonbahar (kışlık) ve ilk baharda (yazlık) yapılır. Kışlık ekim zamanı 01-15 Ekim, erme zamanı 30 Haziran-15 Ağustos arasıdır. Yazlık ekim zamanı ise 01 Mart-20 Mayıs arası, erme zamanı 20 Ağustos 30 Eylül arasıdır. İlçemizde buğday genelde güzlük ekilir. Güzün ekilen ekin, kurak geçen ilkbahar ve yazdan az etkilenir. Kışlık ekim, Ekim ayı içinde tamamlanır. Çünkü bu zamanda toprakta yeteri kadar tav vardır. İlçede güz yağışı geciktiği senelerde, toprakta tohumun çimlenmesi için gerekli tav olmadığından, daha çok ekim ayı sonuna kadar beklenir. Tarlaya atılan tohumun miktarı ve tane ağırlığına, kullanılan ekim alet ve usûllerine, ekim zamanına ve toprağın tavına göre değişmektedir. Ortalama olarak metrekareye 350 tane hesabı ile buğday ve 300 tane hesabıyla arpa ekilir. 1 dekara 20 kg arpa ve 18 kg yulaf tohumu atılır. 1999 yılına gelindiğinde makinalaşmanın daha da yaygınlaştığı görülüyor. 1965 de sayıları 7500 adet olan at arabası ve kağnılar kaldırılmış, onun yerine sayısı 500 olan traktör almıştır. Arazileri uygun olan Kurtboğazı Barajı civarındaki köylerde 4 adet biçerdöver vardır. Ayrıca köylerimizde 480 kadar da harman makinesi vardır ki, ortalama her köyde 5 traktör ve 5 harman makinesi bulunur. 113 İşletmelerin küçük ve arazinin engebeli olmasından dolayı, biçer sayısı oldukça azdır. Bu gün artık eskiden olduğu gibi tarlada biçilen saplar harmana getirilmeyip, genelde tarlada kuruluyor. Patoz makinası ile sap ile saman yerinde ayrılıyor. Traktör, patoz gibi aletlerin yaygınlığı ile zaman ve iş gücü tasarrufu sağlanıyor. Önceleri hayvan gübresinin çok az bir kısmı tarlada kullanılıyor, gerisi tezek ve kemre gibi yakacak ihtiyacı için kullanılıyordu. Ancak İlçe Tarım Müdürlüğü’nün gübre kullanımını özendirici çalışmaları ile son yıllarda bu gübrenin kullanımında önemli miktarda artış sağlanmış durumda. Meselâ 1976 da 9638 çiftçi ailesi 14.482 ton gübresi kullanmış. Bunun 2731 tonu çiftlik gübresi, 88 tonu suni gübre. Geri kalanı da hem çiftlik gübresi hem de suni gübre kullanmış. Sunî gübre kullanımı da yıldan yıla artarak 1999 yılında 124.087 ton olarak gerçekleşmiştir. Çiftçinin elindeki tohumluğun, uygun teknikle temizlenip, yabancı maddelerin ayıklanması, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı hale getirilmesi amacıyla, 1980 de 4 köyde 4 sellektör ile 61.942 Kg. tohum, 93 Kg ilaç ile temizlenmiştir. Bu şekilde gübre ve iyi cins tohumluk miktarı arttıkça, tarım alanı miktarı azalmasına rağmen birim alanda alınan ürün miktarı artmıştır. Ancak yoğun tahıl ekimi yapılan Pazar Akçaören ve Çeltikçi Tekke köylerinin ilçemizden ayrılıp, Kazan’a bağlanması ile, tahıl üretiminin % 40 oranında azaldığı belirtilmekte. Ayrıca, akarsularımızın barajlarla Ankara’ya aktarılması çeltik ekimini olumsuz etkilemiştir. Eskiden, Ankara’da üretilen pirincin % 75 i Nallıhan, Kızılcahamam ve Beypazarı’ nda üretiliyordu. Çizelgeden de anlaşıldığı gibi 1990 a göre yarı yarıya,1970 e göre de ¼ oranında azalmıştır. Sonuçta çevrede pirinci ile tanınan Kızılcaören’in yanısıra Ciğirler’de çeltik ekimi tamamen durmuş, Çeltikçi çevresinde de sadece Çeltikçi, Kışlak ve Bademli köylerinde 2.500 dekar kadar bir arazide çeltik ekimi yapılırken, 2005 te çeltik tarımı yapılan arazi miktarı sadece Çeltikçi’ de 50 dekar kadar kalmış durumda. Bunun yerine yoğun olarak sebze yetiştiriliyor. Çeltik, diğer tarım ürünlerine göre, çiftçimize daha fazla gelir sağlamıştır.1980 de Çeltikçi ve civarı köylerde 4 tane çeltik işleme fabrikası vardı. Bu fabrikalarda, o yıllar günde 10 ton çeltik işlenirdi. Hasat sonunda 2 ay süreyle, günde 20 saat kapasite ile çalışan bu işletmelere sadece ilçemiz köylerinden değil Hendek ve Düzce gibi uzak merkezlerden de işlenmek üzere çeltik getirilirdi. Ancak bu gün sadece Mahkeme Ağacin köyünde bir fabrika bulunuyor. Çeltikçi’de bulunanların ise birisi yanmış, diğerleri de kapanmıştır. İlçemizde küçümsenmeyecek miktarda çeltik yetiştirilmesine rağmen, Toprak Mahsulleri Ofisi ancak belli yıllarda (1974-1975 arası toplam 859 ton) çeltik alımı yapmıştır. Üretici, çeltiğin % 85 ini toptancı tüccara, % 14 ünü mahallî alıcılara, Geri kalan % 1 lik kısmını da pirinç olarak tüketiciye peşin para ile satıyor. Tarım alanında ilçemizde son yıllarda görülmeye başlanan bir uygulama da seracılık. 2000 verilerine göre ilçede İsmetpaşa, Kuşçuören, İyceler, Kızılcaören, Üçbaş, Pazar, Çeltikçi, Bulak, Güneysaray ve Gümele gibi köylerdeki toplam 27 serada yapılan sebzecilikle soğan, kıvırcık, salatalık başta olmak üzere çeşitli sebzelerin üretimi yapılıyor. Bu seraların bir kısmı İlçe Tarım Müdürlüğü kanalıyla sağlanan krediyle yapılmış, geri kalanı da, 1999 Eylül ayından itibaren ağırlıklı olarak Kaymakamlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma fonundan sağlanan kredi ile, üretici tarafından talep edilerek kullanılmış. (Üretici başına 2 yılı ödemesiz olmak olarak 5 yılda ödenme şartıyla 150-200 milyon TL.) 2001 de 6 üreticiye 240 ar m2 ve 2002 de de 8 köyde 15 üretici için 240 ar m2 sera çalışması yapılmış. Ayrıca İlçe Tarım Müdürlüğü M.Ağacin ve Çukurören’e 120 ceviz fidanı ve çeşitli köylere de toplam 250 adet Golden tipi elma fidanı dağıtmış durumda. Köylerimizdeki toprağa bağlı ve bütün tarım tekniklerini bilen yaşlı nüfusun ölmesi, yeni neslin bu konuda tecrübesiz olması, tecrübelilerin de göç etmesi sonucu tarım ürünlerinde yıllara göre beklenen artış sağlanamamıştır .Özellikle köylerden ilçeye göçen yaşlı kesim, şimdi köyde bulunan ve rençberlik yapanların, meyve ağacı ve üzüm omcası budamayı ve aşı yapmayı bilmediklerini, zor gibi görünen eğimli araziyi işlemeye üşendiklerini belirtiyorlar. 2-Hayvancılık: İlçemizin dağlık ve ormanlık olması nedeniyle, tarla tarımının yapılamadığı bilhassa Güvem bölgesi olmak üzere dağlık kesimlerde hayvancılık başlıca geçim kaynağıdır. Tarım yanında hayvancılık da yapan kesim,1965 kayıtlarına göre ilçe nüfusunun % 3 ü kadardır. Arazinin ormanlık olduğu Güvem çevresinde hayvancılıkdan başka arıcılık da yapılmakta. Hayvancılığın yaygın olarak yapılması sebebiyle müsait arazilerde fiğ, burçak, yonca ve korunga gibi hayvan yemleri yetiştirilmektedir. Ancak otlak ve meraların sınırlı ve niteliklerinin düşük olması sebebiyle verim az olmaktadır. Hayvanlar 6 ay kadar mera ve yaylada kalmakta, kışın 3 ay ahırda, kalan 3 ayda ise anız ve nadas ile beslenmekteler. 1950 den sonra bitkisel üretime ağırlık verilmesi sebebiyle meraların çoğunun tarla haline getirilmesi sonucu, hayvancılık alanları daralmıştır. Gelişen ulaşım ve taşıma imkânları at,eşek ve katır gibi hayvanların üretimini engellemiştir. Çeki ve güç hayvanı sayısındaki azalma bunun sonucudur. Buna karşı, kullanılan modern usûllerle koyun ve sığır sayısında artış görülmektedir. Süt ineğinden başka öküz ve müsait yerlerde manda gibi büyükbaş, bölgemizin her yanında, koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanlar, at, eşek ve katır gibi yük ve çeki hayvanları, tavuk hindi ve ördek gibi kümes hayvanları yetiştiriliyor. Dağlık ve tarla tarımı alanlarının dar olduğu ilçemizde hayvancılık köylümüzün ümidi ve hayat garantisi gibidir. Çünkü sanayiin gelişmediği ilçemizde eskiden hayvancılık dışında hayatı idame ettirecek başka geçim kaynakları oldukça kısıtlıdır. Bu gerçek ortada iken ülke genelinde olduğu gibi ilçemizde de hayvancılık ciddi ve ilmî usüllerle yapılmayıp halk hem gelir seviyesini yükseltemiyor, hem de doğru dürüst beslenemiyor. İlçemizin, geçim kaynağı hayvancılığa dayalı bölgelerindeki halkın hayat standardının düşük olması, beslenen hayvan sayısı ile ilgili olmayıp, hayvancılığın akılcı ve ilmî biçimde yapılmayışı dolayısıyla yeterli ürünün alınamamasından kaynaklanıyor. Bunun sebepleri olarak bölgemizde şunlar tesbit edilmiştir. 1-Özellikle sığır olmak üzere hayvan cinsleri ilkeldir. Ancak 1968 den beri Motafon cinsi süt ineği yetiştirilmesine önem verilmiş ve Güvem bölgesindeki 300 inekten yılda elde edilen 600 ton süt kooperatifler vasıtasıyla Ankara’ da satılıyor. 2-Üretici bilgisiz ve tecrübesizdir. Eski usüllerle çalışıyor. 3-Yem imkânları yetersizdir. 4-Özellikle orman kadastrosu ile,küçükbaş hayvanların sayısı önemli miktarda azalmıştır. Orman arazisini dikenli tel ile çevirmek, orman için fayda gibi görünse de, tiftik keçisi yetiştiriciliği için alternatif projeler üretilmediği için bu hayvanın sayısı 1965 de 163.000 iken,1999 sonunda 15.000 e 2005 te 10.000 e inmiştir. İlçemizdeki sığır cinsi yerli karasığırdır. Bu cinsin kaba yemleri ve besin değeri düşük olan samanı değerlendirme kabiliyeti oldukça yüksektir. Canlı ağırlığı 200-250 kg. olan bu cinsin yıllık süt verimi 400-500 kg.dır. Bölge arazisinin dar ve sarp olmasından, çift sürmede kullanılan öküz sayısı bazı durumlarda inek sayısından fazla görülüyor. Öküz adeta halkın traktörüdür. Bu da sığırın süt ve eti için değil, gücünden faydalanmak için beslendiğini gösteriyor. Zaten yanlış bir anlayışla da sığır eti pek makbul sayılmamaktadır. Rağbet gösterilen yağlı ve semiz olan koyun ve keçi etidir.1970 lerde Dana ve tosun besleyip, eti için satan yok gibidir. Bölgemiz sığır yetiştiriciliğinde görülen yanlış damızlık seçimi, vasıfsız boğa seçimi, buzağıların ağız ve ana sütünden yeterince faydalandırılmaması ve noksan beslenme yüzünden geri kalınmıştır. Yerli kara cinsinden ayrı olarak bölgede yetiştirilen Doğu Anadolu Kırmızısı (Canlı ağırlığı 250 kg. ve yıllık süt verimi 600-800 kg.) ve Boz Irk sığırları da (canlı ağırlığı 300 Kg. ve yıllık süt verimi 600-1000 Kg) step ikliminin sert çevre şartlarına uy0um sağlamışlar ve kaba yemleri değerlendirme güçleri yüksektir. Bu yerli ırklardan başka ilçemizde Holstein, Montafon ve Simenthal gibi kültür cinsleri de 1970 den beri yoğun olarak yetiştirilmeye başlanmıştır. Holstein ve Simenthal süt ırkı olup yıllık verimleri 3000-4000 kg.dır. Montafon ise kombine (et ve süt) bir ırk olup, canlı ağırlığı 500 kg. ve yıllık süt verimi 3000-4000 Kg.dır. İlçe tarım Müdürlüğü tarafından köylerde bütün yıl telefon ihbarlı ve programlı sunî tohumlama çalışmaları yapılıyor. Ayrıca bütün yıl her köyde iki defa Şap ve bir defa da Veba aşısı uygulanıyor. Şarbon aşısı ise görüldüğü bölgedeki hayvanlara vuruluyor. Ayrıca köylerde hastalıklarla ilgili video gösterim ve rehberlik toplantıları düzenlenerek üretici aydınlatılmaya çalışılıyor. Son yıllarda artık ilkel usüller yerine Tarım İlçe müdürlüğü desteği ve gözetiminde daha modern anlamda hayvancılık çalışmaları yapılıyor. 2000 yılında Çeltikçi ve civar köylerine Sosyal Yardımlaşma Vakfı desteği ile 30 adet gebe Holstein düve verildi. Bu çerçevede 2001 de Tarım bakanlığı projesi ile ilçemiz İğceler köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ne müracaatı üzerine 2 yıl ödemesiz olmak üzere 7 yıl vadeli ve düşük faizli bir kredi ile 200 adet gebe saf Montafon düve verildi. Ancak maalesef bu proje başarısızlıkla sonuçlandı. Aynı proje ile 2004 te Aşağı Karaören Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ ne 50 üreticiye kişi başına 2 olmak üzere 100 adet gebe Holstein düve verildi. 2005 yılı faaliyet programı çerçevesinde Pazar köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ ne süt sığırcılığını desteklemek amacıyla üretici başına 4 inek olmak üzere 50 üreticiye 200 inek verilmesi planlanmış durumda. İlçede koyun varlığının büyük çoğunluğunu yağlı kuyruklu Akkaramanlar meydana getiriyor. Canlı ağırlığı 45-50 kg., yapağı verimi 1,5-2 Kg, süt verimi 50-60 kg. olup, bu koyunlarda % 20-30 oranında ikiz doğum görülmektedir. Ayrıca ilçede seyrek olarak kızıl kahverengi kaba yapağılı ve yağlı kuyruklu Morkaraman ırkı da görülür. Bunların canlı ağırlıkları 50-60 kg., süt verimleri 80-90 Kg.dır. Bölgede görülen bir koyun ırkı da, beyaz yapağılı Merinos melezidir. Kuyruğu yağsız, ince ve uzundur. Canlı ağırlığı 54-60 Kg. yapağı verimi 3-4 Kg., süt verimi ise 40-50 kg.dır. Bu koyunlar yaklaşık % 30-40 ikiz doğum yaparlar. İlçede koyun yetiştiriciliğini desteklemek amacıyla son yıllarda Tarım İlçe müdürlüğü ve Sosyal Yardımlaşma vakfı ile ortaklaşa çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar çerçevesinde: 1998 yılında Sosyal Yardımlaşma Vakfı kanalı ile 15 üreticiye 14 koyun ve yanında birer koç hesabı ile 225 koyun, 2000 de yine Sosyal Yardımlaşma Vakfı kanalı ile 15 üreticiye 15 koyun ve 1 koç hesabı ile 160 koyun verilmiştir. Aynı şekilde Başköy Değirmenciler Mahallesi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ ne üretici başına 25 koyun ve 1 koç hesabı ile 50 üreticiye 1300 koyun verme projesi kabul edilmiş olup şu anda ihale aşamasında. Ankara’ nın sembolü olan tiftik keçisi, ilçemizde bolca yetiştirilir. Genellikle boynuzlu, gözleri parlak, kulakları uzun ve sarkık olan bu keçinin tiftik verimi dişilerde 2-3 kg, tekelerde ise 6 kg.a kadar çıkabilir. Tiftik uzunluğu 20-25 cm.dir. Tiftik keçisi Fransa, İspanya, İtalya ve İngiltere gibi ülkelere damızlık olarak götürülmüş, sadece Güney Afrika ve Avustralya’da başarılı olunmuştur. Bu gün dünyada en iyi tiftiğin Ankara keçisinden elde edildiği kabul ediliyor. Ankara’da en çok Beypazarı, Ayaş ve Kızılcahamam’da yetiştirilir.120 1937 de Ankara hayvanat sergisinde, Karacaören köyünden İsmail Davarcıoğlu’nun yetiştirdiği bir keçi Türkiye birincisi olmuştur. 121 Fakat bu gün köylerde bu işi yapan nüfusun kalmaması ve üretimi geliştirici yeniliklerin yapılamayışı yüzünden bu keçiden yeterli verim alınamamakta ve bugün sayıları ancak 10.000 civarındadır. Sayıları bu şekilde hızla azalan tiftik keçisinin sayısını ve verimini artırmak amacıyla Tarım İlçe müdürlüğü çalışmaları kapsamında İlçe Özel İdare müdürlüğü ile ortak olarak 1997 de 7 üreticiye, 1998 de 5 üreticiye, 1999 da ise 10 üreticiye müracaatları üzerine hakiki damızlık teke ve sürülerini besleyecek miktarda yem verilip ıslah çalışması yapılmıştır. Bu proje ile doğan erkek oğlaklar, teke olarak diğer4 üreticilere verilmiş olup çalışmadan % 80 başarı alınmış ve yeterli görülerek proje bitirilmiş. İlçemizde 1980 sonrası çoğunluğu (% 80) Köy-Tür destekli olmak üzere tavukçuluk epey ilerlemiştir. 1999 sonu itibarıyla 130 tavuk kümesinde Broiler (Et) tipi tavukçuluk yapılmaktadır. Kümes kapasiteleri 4-8 ve 12 binlik olarak görülmekte, çoğunlukla 4 binlik kümes bulunmaktadır. Bu kümeslerin toplam kapasitesi 660.000 tavuktur. Bunun 40.000 kapasitesinde (4 kümes) yumurta tavukçuluğu yapılmaktadır. Yılda en az 5 tavuk yetiştirme dönemi düşünülürse, ilçemizde yıllık 3.200.000 tavuk yetiştirildiği ortaya çıkar. Köy-Tür şirketi yeni civcivleri üreticiye getirip, ilâç, yem, yakacak ve veterinerlik hizmetleri gibi girdileri sağlayıp üreticiye rehberlik yapmaktadır. 45 gün veya 2 aylık bir bakım sonunda kesilebilecek hale gelen piliçler yine Köy-Tür tarafından götürülmektedir. Yani tavuk sektörünün piyasası hazırdır. Bu kümesler ilçeye yayılmış gibi görünse de çoğunluk, Çeltikçi (15 kümes), Gümele (9 kümes), Salın, Pazar, Y.Çanlı, Bağlıca ve A.Karaören köylerindedir. Müsait bitki örtüsü sebebiyle özellikle Yıldırım ve Güvem bölgesi olmak üzere hemen her köyde arıcılık yapılmakta. 1970 de sadece 39 köyde arıcılık yapılırken, 1976 da 90 ve 1980 de 100 köye çıkmıştır. Eski sepet kovanlarının yerine 1950 den itibaren modern kovanlar kullanılmıştır. Bu kovanları ilk kullananlar ilkokul öğretmenleri olup, bunların ilki İyceler’li rahmetli Dursun Kara’dır. Bu kovanlarla daha fazla üretim sağlanıp zararlılarla daha kolay mücadele ediliyor. Eskiden halkın kendi ihtiyacı için yaptığı arıcılık yerine bugün kazanç için yapılmaktadır. Bölgemizin flora özelliği dolayısıyla nefis bir lezzete sahip olan Kızılcahamam balı çevrede aranan ve yüksek fiyatı ile iyi para kazandıran bir üründür. 1970 e kadar ilçemizde bal dışında, hiç balmumu üretimi yapılmazken, sistemli bir şekilde artarak, 1975 de 200 Kg.’a,1980 de ise 1.400 Kg’a çıkmıştır. Bölgemiz flora bakımından arıcılık yatırımına uygun olmasına rağmen, Türkiye Kalkınma Vakfının neden Kazan ilçesine tesis kurduğunu araştırınca, ilginç tesbitlerle karşılaştık. 1982-83 yıllarında ilçede tesis kurmak isteyen Türkiye Kalkınma Vakfı için yer gösterilemeyince, bu vakıf da gider herhangi bir flora özelliği olmayan Kazan’a tesis kurar. Böylece, ilçemiz hem bir ekonomik tesisden hem de istihdam alanından olur. İlçede bol akarsu, göl ve baraj olduğu halde tatlı su balıkçılığı bir geçim kaynağı olarak gelişmedi. 1970 öncesinde sadece Kışlak ve Ciğirler köyünde 20-30 aile, kısmen balıkçılık yapıyordu. Akarsularımızda Gasma (tatlı su kefali) ve karabalık ile, yavru olarak bırakılan Aynalı ve İsrail sazanı da tutuluyor. Ayrıca Bademli ve Kışlak köyü civarında az miktarda yayın balığı bulunuyor.
Tablo 63: Yıllara göre ilçemizde hayvanî ürün miktarları. Göletlerimizde balıkçılığı geliştirmek amacıyla alınması gereken tedbirler çerçevesinde 2000, 2001, ve 2002 yıllarında ilçemizdeki 21 gölete toplam 201.250 adet sazan balığı yavrusu atılmıştır. 3-Sanayi: İlçemizin, sanayi öncesi dönemde tarım, hayvancılık ve küçük el sanatları gibi geçim kaynaklarına sahip olduğunu, yine önemli geçit noktaları ve yolları üzerinde olmasına rağmen ilçemizin sanayileşmeden de nasibini alamadığını ve hele hiç sanayileşemediğini üzülerek öğrendik. Ancak kendini memur, esnaf ve emekli şehri hüviyetinde kalmaya mahkûm hissetmiş gibi durgun bir yapı ile günümüze kadar geldi. Tarım ve hayvancılık gibi sektörlerde de gereken atılım sağlanamadığı için, göç mukadder oldu. İlçemizde bulunduğunu daha önce belirttiğimiz Salın köyündeki gümüş madenleri, 1950 öncesi işletildiği halde ekonomik olmadığı için vazgeçilmiş. Çamlıdere Elmalı köyü ile Kızılcahamam Değirmenönü arasındaki zengin linyit yatakları 1951 de işletilmeye başlanmış ve Kızıl linyit ismiyle piyasaya arzedilmiş. Yukarı Kise köyü linyitleri ise uzun yıllar işletilmiştir. 1950 öncesi, çekme körük ile yapılan sıcak demircilik işlerinde, sadece basit tarım ve ev aletleri yanında bir iki sanatkâr basit oto tamir işi yapmaktadır. Sanayiin can damarı olan elektrik enerjisi henüz kullanılmaya başlanmamıştır. İlçede ilk elektrik santrali 1950 de devreye girer. İlk önce 80 er Kw.lık iki adet Skoda marka jeneratör ile üretilen elektrik şehir aydınlatılmasında kullanılır. Fakat santral tam gün çalışmayıp sadece sabah 07:00 den gece 24:00 e kadar çalışır. 10 yıl sonra 1960 da 240 Kw.lık ve 1965 de de 135 Kw.lık bir başka jeneratör daha alınır ve üretilen elektrik miktarı fazlalaşır. 1960 darbesinden sonra aynı zamanda belediye başkanlığı görevini de yürüten kaymakam Mustafa Macit Türedi, elektriğin gün boyu kullanılmasını teklif eder. Fakat encümen ve diğer yetkililer, üretilen elektriğin 24 saat kullanmaya yeterli olmadığı ve belediyenin zarar edeceği endişesi ile karşı çıkarlarsa da kaymakamın ısrarlı tutumu karşısında uygulamaya konur ve ilçe elektriği o yıldan itibaren gün boyu kullanılmaya başlanır. Bu arada Necip (Özkan)Usta, ilk defa Ankara Tophane’de gördüğü elektrikli kaynak makinasını alarak kullanmaya başlar. 1958 de Gerede’li bir mühendisin yaptığı bu makine halâ duruyor ve oğulları tarafından kullanılıyor. Fakat kaynak yaparken, zaten zayıf olan elektrik yüzünden sık sık sigortalar atıp, kesinti olmaya başlayınca belediye ve halktan tepkiler gelir. İşini geliştirmeye karar veren Necip Usta, Tophane’de ki tecrübesi ile tornacılığa karar verir. Ankara’ dan hurda bir torna makinesi alarak, dükkânına kurar. Elektrik kesintisine karşı bir benzin motorunu kayış ile makineye bağlayıp kesinti olduğunda bu motoru devreye koyarak çalışmaya devam eder. 1959 da Ahmet, Mehmet ve Arif Akkaya kardeşler bir kaynak makinesi alarak kaynak ve demir doğrama işine başlarlar. Sıcak demirci esnafı içinde ilk kaynak makinesi ve vantilatör körüğü Sadettin Demirel usta getirir ve kullanmaya başlar. Yine 1950 den itibaren bu Demirel kardeşlerin en büyüğü olan Mehmet Ali Usta da, Günay sokaktaki dükkânında soba imalatı yapmaktadır. İlçemizde ilk kereste biçki atölyesini 1950 öncesi Hasan Yapan usta açar. Elektrik olmadığı için tek silindirli bir motor yardımı ile çalışır. Arkasından Mahir Uyar ve Mustafa Ünlü ortak olarak, İsmail Gül de kendi başına doğrama atölyesi açarlar. İşyerleri şimdiki Atatürk anıtının olduğu yerdedir. Bunlardan başka halin olduğu yerde de birkaç kereste atölyesi vardır. Daha sonra Gerede’den göç eden bir kısım esnaf da (Mehmet Şimşek) Kazımkarabekir Caddesi’nde kereste atölyesi açarlar. Bunların arkasından Durali Acar, Kazım Çakır, Abdullah Gürsoy ve Yusuf Usta, İlyas Ergür, Öksüz Ahmet ve Ali İşler de biçki atölyesi açtılar. Zamanla şimdiki kapalı spor salonunun olduğu yerde toplanan kereste doğrama atölyeleri 1973 de yanınca, hemen arka kısma, derenin öteki yakasına yeniden yapılan dükkânlarında çalışırlar. 1960 sonrası dönemde şimdiki Şehit Mehmet Erdem Caddesi’ndeki dükkânlar yapılınca demirci esnafın çoğunluğu buraya taşınır. Bu arada oto tamircilerinden İsmail Sapankaya usta, Necip Özkan usta ile ortak olarak, Ankara Caddesi üzerinde merkez camii yanında bir tamir atölyesi açarlar. Bu dönemde, oto yedek parçacılığı, Ömer Yalçın, Yusuf İset ve Ali Gümüş tarafından yapılmaktadır. Oto tamirciliği iş kolunda ise, bilhassa jeep ve diğer Amerikan arabalarının şaseden revizyonu yapılmaktadır. Ayrıca o yıllarda çok kullanılan jeeplerin, ön düzenini boşa çıkararak yakıt ve kullanım tasarrufu sağlayan aparatların imalatı ve montesi de Necip Usta tarafından yapılır. İmalat henüz yoktur. Çankırı Kayıören’den göç eden Aköz ailesi döküm işi ile uğraşıp ve küçük atölyelerinde güğüm, bakraç, kazan gibi bakır eşyanın kulplarını imal etmektedir. Daha sonra saplı fırçaların, sap takılacak alüminyum yuvalarının dökümüne başladılarsa da başarılı olamadılar. Daha sonra, mermer işleme tezgâhı kurarak, Türkiye’ de emsali olmayan satranç takımı, vazo, kül tablası ve biblo gibi süs ve ev eşyası üretimine başladılar. Fakat karıştıkları bir cinayet sebebiyle bu iş de yarım kaldı ve dağıldılar. Zamanla artan sanayi ve demirci esnafı için 1960 sonrasında, şimdiki terminalin olduğu yer ayrılmış ve yapımına başlanmak üzere iken, esnaf, o yıllarda şehir dışı olarak kabul edilen bu yere taşınmak istemez ve projeden vazgeçilir. Taşlıca’lı demirci ustalarından Ali Gökmen 1967 de atölyesini ilçeye taşır ve 1969 da ilk defa şahmerdan denilen çok fonksiyonlu sıcak demir işleme makinasını getirip kullanmaya başlar. Diğer demirci esnafı da bundan sonra şahmerdanı kullanmaya başlamıştır. Ali Usta’ nın arkasından Taşlıca köyündeki diğer demirci esnafı da (Mustafa Gökmen ve Kadir Körpe’nin çocukları) ilçeye dükkânlarını taşırlar. 1980 de demirci esnafı dönemin kaymakamı tarafından, Endüstri Meslek Lisesi ile dere arasında yer gösterilerek buraya kendi dükkânlarını yapıp taşınmaları istenir. Esnaf önce bu işe cesaret edemez fakat başka çare olmadığını da anlayınca kendi dükkanlarını bir sene içinde yapıp buraya taşındılar. Diğer oto sanayi ve yan dalları ile uğraşan esnaf ise şehir içine dağılmış bir halde çalışmaktadır. Kızılcahamam Küçük Sanayi Sitesi: Yıllarca evlerin altında, kirada, soğuk ve sıcakta dış mekânda çalışmak zorunda kalan sanayi esnafı ileri gelenlerinde, 1975 de bir site için kooperatif kurma fikri oluşur. Esnaf arkadaşları ile konuşup görüşmeler sırasında bazı guruplaşmalar olur. Bu arada 63 üye ile kurulan bir kooperatif kısa bir süre sonra fesh olur. Böylece devam ederken,1982 yılında yapılan şehir imar plânında sanayi sitesi için yer ayrılmayınca, sanayi esnafı kendi imkânları ile şimdiki sitenin olduğu yerin imar plânını yaptırır. İmar-İskân ve Bayındırlık Bakanlığı ile Devlet Su İşleri gibi kurumlardan gerekli izinleri alarak bir yandan da kooperatifi tekrar kurup, sitenin mülkiyetini almak üzere belediyeye müracaat ederler. Yaptıkları bu müracaat reddedilince, kaymakamın araya girmesi ile iş halledilir ve belediye meclisinin verdiği karar ile İmar-İskân Bakanlığı’ ndan da gerekli onay alınarak 1986 yılında sitenin inşaatına başlanır. İnşaat 1993 de bitirilerek aynı sene bütün demirci ve sanayi esnafı tapularını alır ve yeni iş yerlerine taşınır. İlçemiz küçük sanayi sitesi, ilçe çıkışından itibaren 500 metre ilerde Ankara yolu üzerinde bulunmakta ve 100 iş yerinden meydana gelmektedir. Bu tür iş yerlerinden başka 6 adet oto yedek parçacı, lokanta, market, fırın,mescit ve Çıraklık Eğitim Merkezi bulunuyor.Sitede her çeşit oto motor, kaporta, boya, elektrik, lastik tamir ve oto yıkama işleri, sıcak ve soğuk demir, kereste ve doğrama, soba, kazaltı kaynak makinası imalatı yapılıyor. Ayrıca Ahmet Özkan Usta’nın torna-tesviye atölyesinde kum ocağı elek bantları, şişe yıkama makineleri, hidrolik ve pres torna tezgâhları, profil bükme makineleri, beton makinesi takımı ve köprü ayağı kalıpları yapılabiliyor. Bu işleri ile ülke çapında tanınmış bir usta olarak görülüyor. Ayrıca yeni bir sektör olarak soğuk demirci Durali (SAĞLAM) Usta ise Alüminyum doğrama ve plastik pencere doğrama imalatı yapıyor. Çoğunluğunu Taşlıca’lı (4 adet) sıcak demirciler keser, balta, nacak, keski, çivi, kısmen nal imalatında önemli bir yere sahip. Ayrıca Ali Gökmen, Mustafa Gökmen ve Davut Körpe ustalar her marka tüfek ve tabanca tamiri yapıyor. Sayıları 11 olan marangoz ve doğrama atölyelerinde evlerin kapı, pencere, mutfak dolabı, parke döşeme ve vestiyer gibi her türlü ahşap aksamı yapılıyor. Yıllardı Kirmir havzasında atıl duran kum ocakları,1990 sonrası tam teşkilâtlı tesislerle işletilmeye başlandı. 2000 itibarıyla Mahkeme Ağacin ve Bağlıca’da birer ve Alpagut köyünde de iki adet olmak üzere dört adet kum ocağı vardır. Buradan elde edilen kum daha çok Ankara’ya pazarlanmaktadır. İşletmeciler de, kum ocaklarının bulunduğu arazinin sahibi olan köye yıllık belli bir miktar maddî yardım ve hizmet vermektedirler. Fakat bu faydalarının yanı sıra, çevredeki toprağın suyu çekildiği için ağaçlar kuruma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu sebeple Çevre Bakanlığı bu tesislerin çalışmalarına sıcak bakmıyor ve yakın bir gelecekte kapatılmaları söz konusu olabilir. 4-Enerji: Daha önce belediyenin uhde olan ilçenin elektrik işleri, 1983 den itibaren ülke genelinde olduğu gibi belediyeden alınıp Türkiye Elektrik Kurumu’na bağlı müdürlük vasıtası ile yürütülmeye başlandı. Belediye elektrik fen memurluğunda çalışan idarî ve teknik personel de bu kuruma devir olundu. Önceki yıllarda şehir cereyanı,1950 den itibaren mazotla çalışan jeneratörlerde üretilen elektirkle temin edilir ve gece de elektrikler kesilirdi. 1974 yılına gelindiğinde,belediyenin çabaları ile ilçemiz enter-konnekte sisteme bağlanarak, bu konuda önemli bir adım atılmış oldu. İlk yıllarda sadece Ankara 2.Trafo merkezinden elektrik alınırken, 1996 dan itibaren Gerede Ger-Kon-San trafo merkezi de devreye girerek Ring sistemiyle ilçeye elektrik verilmeye başlandı. Bu şekilde hattın biri arızalandığı zaman, diğeri otomatik olarak devreye giriyor ve kesinti engelleniyor. Buna rağmen özellikle yağmurlu havalarda kesintilerinden oldukça şikâyet vardır. Yetkililer, yakında şu anda Kurtboğazı’na kadar gelmiş olan ve boş haldeki 3.hattın da devreye gireceğini, bu suretle kesinti olmadan elektrik kullanılabileceğini belirtiyorlar. İlçeye bu merkezlerden orta gerilim hatları ile 34.500 volt olarak gelen akım, ilçedeki 26 adet trafo ile231-400 volta kadar düşürülerek, konut, işyeri ve sanayide kullanılabilecek şekilde dağıtılıyor. Köy ve mezraalarda ise 145 trafo bulunuyor. Elektriksiz köy olmayan ilçede, köy elektrifikasyonuna 1974 de, önce Çeştepe’ den başlanmış. 1986 da ise en son Göçer mezrasına elektrik bağlanarak, bütün yerleşim yerlerine kadar ulaşılmış. Trafolarla kullanılabilecek duruma getirilen elektrik, dağıtım merkezlerinden hatlara verilerek kullanılacak bölgeye gönderiliyor. İlçede mevcut 5 adet (eski cezaevi bahçesi, Atatürk anıtı yanı, Büyük Kaplıca yanı, Polis Lojmanları ve Cennet Kooperatifi) dağıtım merkezi yanında iki tanesinin de inşası sürüyor. İlçe dışında ise inşası devam edenler hariç, Pazar, Kırköy, Ciğirler ve Çeştepe gibi köylerde dağıtım merkezleri var. İlçe sınırları içinde 283 Km. 34.500 voltluk orta gerilim enerji nakil hattı ve 377 Km. de alçak gerilim enerji nakil hattı mevcut. Bu hatlarda çoğunlukla alüminyum tel kullanılıyor. Elektrik abonesi sayısı ise mesken oranında hızla artarak 1999 yılı sonunda 14.997 ye ulaşmış. Aynı yıl tüketilen elektrik enerjisi ise 21.227.267 KW/H. 1972 de 1929 abone ve yıllık 1.390.000 KW/H elektrik enerjisi tüketimini düşünürsek aradaki farkın fazlalığı görülür. 1999 sonu itibarıyla tüketilen elektrik enerjisinin ve elektrik abonesi sayısının mesken ve kurumlara göre dağılımı şu şekilde:
1999 Yılı Aboneleri |
Abone Sayısı |
Kullandığı Elektrik KW/H |
Mesken (Köyler dahil) |
13.597 |
KW/H 9.177.447 |
Resmi Kurum |
170 |
KW/H 1.302.854 |
Ticari İş Yeri |
849 |
KW/H 4.255.468 |
Zirai Sulama |
33 |
KW/H 24 250 |
Hayır Kurumları |
135 |
KW/H 341.159 |
Sanayi İş Yerleri |
213 |
KW/H 951.827 |
Diğer (Sokak Aydınlatması v.b) |
|
KW/H 5.174.262 |
TOPLAM |
14.997 |
KW/H 21.227.267 |
Tablo 64: 1999 yılı ilçemiz elektrik abone sayısı ve kullandıkları elektrik miktarı. 5-Ticaret ve Bankalar: Anadolu’nun en önemli yol güzergâhları ve geçitleri üzerinde bulunan ilçemiz, böyle bir avantaja rağmen hakkettiği ticarî potansiyeli yakalayabilmiş değildir. Yılların getirdiği ticarî değişim ve büyüme ilçemize pek yansıyamamış, eskiden beri önemli bir yer işgal eden tarım, hayvancılık ve orman ürünleri ticareti, bu alanlarda tam ve yeterli atılım yapılamaması sebebiyle küçük çaplı kalmaya mahkûm olmuştur. Köylerdeki nüfusun önemli bölümünü üreticiler değil, emekliler ve yaşlılık maaşı alanlar meydana getiriyor. İlçe merkezinde ise eskiye nazaran biraz daha geniş çaplı işletmeler açılıyor. Esnaf artık ticarî kapasitesini artırıp büyümek, eski anlayışını değiştirmek ve rekabet yapmanın gereğini anlamış görünmektedir. Bu anlayışla çoğu esnaf iş yerini büyütüp yeniden dizayn ederek bu şekilde piyasada yer edinme çabasındadır. Bu zihniyetle değişime uğrayan ve yeni açılan işyerlerinin çoğu ilçemizin ana caddesi olan Ankara, Kazımkarabekir ve Cengiz Topel caddelerine dizilmiştir. Son yıllarda açılan Efor, Harman, Star ve Sabır gibi süpermarketler, beyaz eşya ve dayanıklı tüketim malları mağazaları, giyim ve kundura mağazaları, lokanta, fırın, tekel bayii ve kahvehaneler, kırtasiye, oyuncak ve züccaciyeciler, banka, pastane ve eczaneler hep bu civardadır. Tüpgaz, manav, kasap, demir eşya, kalaycı, hırdavatçı ve zahireciler Şehit Mehmet Erdem Caddesi civarında, Sanayi işyerleri ve marangoz atölyeleri ise küçük sanayi sitesindedir. 1990 nüfus sayımı verilerine göre ilçe merkezinde faal nüfusun % 50 si kamu hizmetleri, ticaret, ulaştırma ve haberleşme gibi hizmet sektöründe çalışmaktadır.
İş Kolları |
1990 Sayımı |
2000 Sayımı |
K |
E |
T |
K |
E |
T |
İlmi, Tekn. Eleman , Serbest Mes. |
100 |
301 |
401 |
165 |
372 |
537 |
Müteşşebbis, Müdür, Üst.Kad. Yön |
4 |
75 |
79 |
7 |
120 |
127 |
İdari Personel |
113 |
298 |
411 |
127 |
328 |
455 |
Ticaret ve Satış Personeli |
312 |
113 |
425 |
37 |
362 |
399 |
Hizmet İşleri |
69 |
628 |
697 |
75 |
757 |
832 |
Tarım, Hayvancılık, Balık, Avcılık |
30 |
102 |
132 |
62 |
166 |
228 |
Tarım Dışı Faliyet |
24 |
1478 |
1502 |
26 |
1630 |
1656 |
Bilinmeyen |
|
|
|
|
3 |
3 |
TOPLAM |
652 |
2995 |
3647 |
499 |
3738 |
4237 |
Tablo 65: Sayımlara göre ilçede 12 yaş üzeri nüfusun çalıştığa iş kolları. Yalnız kamu hizmetleri içinde çalışan faal nüfus ise % 28 kadardır. Çalışan nüfusun büyük bir bölümünün verimliliği çok düşük olan bu tip marjinal faaliyetlerde bulunması ilçemizin önemli bir özelliğidir. Tarım sektöründe çalışanlar 1965 de % 96 ile ifade edilirken, bugün bu oran % 10 a kadar düşmüş. Buna da sebep köyde yaşayan nüfusun önemli bir kısmının yaşlı, diğerlerinin de emekli olması sebebiyle atıl halde bulunması. İlçede kurumlar vergisi mükellefi olarak, 72 şirket ve kooperatif hüviyetinde kurum var. Bunların 12 tanesi Anonim Şirket, geri kalan 60 tanesi ise limited şirket ve gelişen inşaat sektörü dolayısıyla yaygınlaşan konut kooperatifidir. 139 İnşaat sektörü özellikle 1983 sonrası dönemde birden gelişerek adetâ ilçenin çehresinin değişmesine sebep olmuştur. Birden fazla (kereste, demir, elektrik, sıhhî tesisat, boya vb.) sektörü de etkileyen bu sektörden elde edilen işçilik geliri, % 90 oranında dışarıdan gelen usta ve ameleler tarafından, ilçe dışına götürülmektedir.
Tablo-66: Sayımlara göre 12 yaş üzeri gurubunun ekonomik faal olma durumu. Bu kurumlar dışında, ilçeye göre büyük sayılabilecek ve bünyelerinde 10 dan fazla işçi çalıştıran Maden Suyu, Altın Su ve Köyüm-Su işletmeleri ile mülkiyetleri belediye ve özel sektöre ait turistik işletmeler ilçe ticaretine kısmen canlılık kazandıran kurumlardır. Ancak özel turistik işletmelerin, her türlü ihtiyaçlarını da ilçe dışından karşılamaları ilçe adına bir zaafiyet ve kayıp olarak telâkki edilip, bu konuda gerekli girişimin yapılması gerekmektedir. İlçemizde biri merkezde, diğerleri Çeltikçi ve Pazar’da olmak üzere üç Tarım-Kredi Kooperatifi çiftçi ve üreticiye destek oluyor. Tarla tarımı ile uğraşan çiftçiler, kooperatiflere üye olmak kaydıyla, gübre, ilâç, kredi, tohumluk ve tarım aleti talebinde bulunabiliyorlar. Bu talepler, çiftçilerin İlçe Tarım Müdürlüğü kayıtlarındaki ziraî kapasitelerine göre değerlendiriliyor. İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından üreticiye verilen “İhtiyaç Belgesi” ile, bu ihtiyaçlar Tarım-Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası tarafından karşılanıyor. Ayrıca Ziraat Bankası tarafından, hayvancılık yapılan bölgelerimizdeki üreticiye de hayvan sayısı ve yem ihtiyacına göre büyük ve küçük baş hayvan ve yem kredisi veriliyor. Kontrollu olarak verilen bu kredilerle birlikte çiftçi ve üreticiler, banka ve kooperatifler tarafından kredinin kullanımı konusunda yönlendiriliyor ve kendisine rehberlik yapılıyor. Banka tarafından verilen bu ziraî kredilerin şekil ve faizleri devlet tarafından tesbit ediliyor ve kredi talebi yıldan yıla değişiyor. Bu kredilerin1999 sonu itibarı ile yıllık faizi % 40.36, vadesi de bir yıl olup 1.101 üretici ve çiftçiye Aralık 1999 itibarı ile Ziraat Bankası kanalı ile 703.713. 858.457.TL. ve Tarım-Kredi Kooperatifleri kanalı ile de 332.508.125.618. TL. kredi ödemesi yapılmış. Aynı dönemde 258 kişiye 5.895.630.159. TL tüketici ve ticarî kredi açan Ziraat Bankası, ayrıca 944 kişiye Emekli Sandığı emekli maaşı, 1.104 kişiye S.S.K. emekli maaşı, 1.062 kişiye yaşlılık maaşı ve 883 kişiye de memur maaşı ödemiş. İlçemizdeki İş Bankası da, senet, çek ve teminat mektubu gibi klâsik bankacılık hizmetleri yanında, düşük faizli bireysel tüketici kredisi, konut ve taşıt kredileri ile ilçe halkına yardımcı oluyor. Ayrıca 44 üye işyerinde bulunan post cihazları ile Visa kartı ile alışveriş imkânı tanımış. Bünyesinde her türlü sigorta işlemlerinin de yapıldığı İş Bankası, bankamatik ve borsa işlemleri gibi hizmetlerin yanında, ilçedeki 32 resmî kurumun maaşlarını da ödüyor. İlçedeki Halk Bankası prensip olarak esnaf ve serbest meslek erbabına kredi ve diğer bankacılık hizmetleri ile yardımcı oluyor. Bu krediler esnaf ve bölgedeki küçük orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi amacı ile veriliyor. Bunlar arasında; ferdî işyeri açma kredisi, teminat mektubu kredisi, doktor, eczacı, diş hekimleri için genç girişimciler kredisi, özürlüler, malûl gazi, şehit dul ve yetimlerine verilen kredi, evlerinde malî kayıt gerektirmeden üretici olan ev hanımları için aile kredisi, esnafın nakit ihtiyacı için iskonto (Senet kırdırma) kredisi, şoför esnafı için taşıt alım ve onarım kredisi, tarım kesiminde tavukçu ve seracı esnaf için ziraî kredi ve küçük sanayi sitelerinin yapımı için sağlanan kredi çeşitleri mevcut. Ayrıca turistik tesislere yönelik kredi imkânı da olmasına karşılık hiç kullanılmamış olması ilçemiz için bir kayıp ve zaafiyet olarak görülüyor. Bu kredilerin faizleri düşük ve vadesi de uygun durumda. İlçe esnafı ve serbest meslek erbabı genelde 2-3 yıllık kredi talebinde bulunuyor. Ayrıca çek, senet, havale, ATM, kredi kartı gibi genel bankacılık işlemleri ve ilçedeki 1500 kadar Bağ-Kur ve S.S.K emeklisinin maaşlarının ödenmesi gibi işler de yapılıyor. 6-Pazarlar: Daha önceki yıllarda, bucak merkezlerinde de Pazar kurulurken, bugün sadece Çeltikçi beldesinde Perşembe günleri Pazar kuruluyor. Pazar ve Güvem Seyhamamı’ nda ise 1975 den beri artık kurulmuyor. Bunda da köylerdeki nüfusun ve dolayısıyla mevcut talebin azalması etkili olmuştur. O yıllara kadar, bucaklarda ki pazarların çevre halkının buluştuğu ve ürünlerini sattıkları bir mekân olduğunu daha önce anlatmıştık. Sadece pazarlar değil, çerçi denilen seyyar satıcılar da kaybolmuştur. Artık bugün bakkal, fırın ve manav yanında, ev eşyası satıcıları da alışverişi köylünün ayağına götürüyor. Ulaşım imkânının geliştiği günümüzde, her köyden sabah gelinip akşam dönülmekte ve bu suretle ihtiyaçlar karşılanmaktadır. Bucaklarda kaybolan pazarların aksine ilçedeki pazar yıldan yıla gelişmiş ve sadece ilçe halkına değil, hafta sonu dolayısıyla, hem piknik için Ankara’dan gelen, hem de alışveriş için köylerden gelenlerle dolup taşmaktadır. Daha önce yine aynı yerde bulunan Pazar yeri ihtiyaca cevap vermediği için 1993 de genişletilmiş, tabanı beton-mozayik olarak yapılmış, üzeri de galvanizli sac ile kaplanmıştır. Bu tadilâta rağmen özellikle dışarıdan gelen satıcılar, yer olmadığı için, Hal Caddesi, Deliimam Caddesi, Şehit Mehmet Erdem ve Hacı Hasan Caddesini işgal ederler. Bu esnaflar, pazar yerinin dışında açtıkları sergilerde helva, elbise, çamaşır, kap-kacak, halı-kilim, ayakkabı, kaset, hırdavat ve işporta malı satarlar. Hafta sonu olmasından dolayı, Ankara’dakilerin aksine Pazar günü erken saatlerde kurulan pazarımızda, mevsimine göre köylerimizde yetiştirilen her çeşit sebze, meyve (elma, armut, kiraz, üzüm, kavun ve karpuz) ve hayvanî ürünler (süt, yoğurt, peynir, tereyağ) üretici tarafından satılır. Yerli ürünler dışında her hafta ilçeye esnaf tarafından Antalya, Adana, Mersin, Finike, Fethiye ve Bursa’dan mevsimine göre her çeşit meyve ve sebze getirilir. Ayrıca, her yıl Ekim-Mayıs ayları arasında, gelenek halini almış olan Çorak pazarı kurulur. Bu Pazar, 1999 a kadar, İsmetpaşa mahallesi, Ada mevkiinde kurulurken, burasının tatil köyü inşaat sahası olmasından sonra, Küçük Sanayi sitesi ile cezaevi arasında yeni yapılan yerine taşınmıştır. Bu pazarda yerli kasap esnafının yanısıra, çevre köylerin hayvan üreticileri de taze et kesimi yaparlar. Kesilen etler İlçe Tarım Müdürlüğü veterinerleri ve Belediye zabıtası tarafından denetlenip ve sağlığa uygun olmayan etler imha edilmektedir. Kasap dükkânlarına göre daha ucuz olan etler, hem yerli halk, hem de Ankara’dan gelenler tarafından alınıyor. Çorak pazarında büyük parça ve gövde et satılır. Burada et satan esnaftan başka, çay, meşrubat ve şiş kebap yapıp satanları da görebiliriz. Bu haliyle ufak çaplı bir panayır görünümünde olan Çorak pazarı, halka ucuz ve taze et sağlaması yanında, ilçeye ekonomik bir canlılık da getirmektedir. 7-ESNAF KURULUŞLARI: a-Esnaf ve Sanatkârlar Kefalet Kooperatifi: İlçemiz ticarî hayatında önemli bir yer işgal eden kooperatif 1962 yılında kuruldu.1995 yılında Gökmen İş Hanında kendi mülkü olan, 7 odalı yerine taşındı. İlçemizde 506 esnafın üye olduğu ve üye esnaf sayısının yıldan yıla değiştiği kooperatifte başkan ve yönetim kurulu yanında bir muhasebeci ve sekreterler görev yapıyor. Kooperatif aynı zamanda esnaf odalarının sekreteryasını da yürütüyor. Esnaf ve Sanatkârlar kefalet kooperatifi çalışmaları yapıyor: -Üyelerine malî ve ticarî konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak. -Üyelere ucuz kredi sağlamak, -Halk Bankası kredilerine kefil olmak suretiyle esnafa destek vermek. Halk Bankası çeşitli kredi imkânları sunmuş olmakla birlikte, esnaf pratik ve maliyetinin uygunluğu sebebiyle genelde üç çeşit kredi kullanabiliyor: -İşletme Kredisi: 1999 sonu itibarıyla yıllık % 52 faizli ve 2,5 milyar TL.lik bu kredi 2-4 yıl vadeli olup en fazla talep edilen kredidir. -Teminat Mektubu: Aynı şartlarla alınıyor. -İskonto Kredisi: Bu kredinin faizi peşin alınıp, esnafın eline az miktarda bir para geçtiği için esnaf tarafından pek itibar edilmiyor. 1999 da, kooperatif kefaleti ile Halk Bankası’ndan 235 milyar TL.lik işletme kredisi ve 6.243.000.000 TL.lik teminat mektubu kredisi sağlanmış. Bunun yanında geçmiş yıllarda alınan 312 milyar TL.lik kredi miktarı ise henüz ödeme safhasında. 2004 sonu itibarı ile Halk Bankası ile kullandırılan İşletme Kredisi 1.297.025 YTL ve Teminat Mektubu kredisi ise 15.168 YTL ‘ dir. Sadece 2004 içinde kullanılan İşletme kredisi 660.000 YTL . Kooperatif aslî görevi olan mali işler yanında 2004 yılı içinde kendi bürolarında herkese ücretsiz; şeker, tansiyon ve ağız sağlığı taraması ile aynı yıl hastanede sağlık karnesi olan herkes için Chep-Up taraması yaptırmıştır. Kooperatife üye esnaf, yaptığı işin cinsine göre 2 guruba ayrılıyor: -A gurubu esnaf: İmalat yapan bu kesim % 40 gibi bir orana sahip. -B gurubu esnaf: Bu gurupta % 60 oranla alıp satan esnaf bulunuyor. b-Esnaf ve Sanatkârlar Odası: 1972 de Kızılcahamam Esnaf ve Sanatkârlar Derneği olarak kurulan kurum daha sonra oda oldu. 2000 yılı başı itibarıyla 514 üyesi var. Ankara Esnaf ve Sanatkârlar Bölge Birliği ve Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Konfederasyonu’na bağlı olarak çalışan oda, esnafın Bağ-Kur ve diğer resmî ve sivil kurumları ile ilgili işleri için gerekli sicil kayıtlarını tutuyor ve lokanta, fırın, kahvehane ve berber gibi esnafın hizmetleri için uygulayacağı fiyatı tesbit ediyor. Bilindiği gibi,bu fiyatları tesbit etme yetkisi daha önce belediyelere ait idi. Üyeler ise oda üyelik aydatlarını ödemek ve işyeri ile ilgili her türlü değişikliği odaya bildirmek mecburiyetindedirler. Esnaf ve Sanatkârlar odası, kendisi ile ilgili yönetmelikte belirtilen esaslar dahilinde şu amaçlar için faaliyet gösteriyor: -Üye esnaf ve yanlarında çalışanların meslekî, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını gidermek, -Sanat ve ticarî faaliyetlerinin, meslekî ahlâk ve kamu yararına uygun ahenkli ve verimli bir tarzda gelişmesini sağlamak -Esnafın, müşterileri ile aralarındaki düzenlemek. Yönetmeliğinde esnaf ile ilgili eğitim çalışmalarının yapılması prensibi bulunduğu halde, bütçesinin yeterli olmadığı için bu faaliyetlere yer verilemiyor. Oda esnafı için, bağlı bulunduğu konfederasyonun Ankara’da ucuz sağlık hizmetleri veren polikliniği olmasına rağmen pek faydalanılmıyor. c-Kasaplar ve Celepler Odası: 1984 de Kasaplar Derneği olarak kurulmuş olup, 1999 da kanun gereğince oda olmuştur. Bünyesinde kasap, celep, manav, tavukcu ve sakâtatcılardan mürekkep 190 üyesi bulunan odanın, Şehit Mehmet Erdem Caddesi üzerinde mülkiyeti kendine ait bir bürosu var. Daha önce belediye uhdesinde bulunan et fiyatlarını belirleme yetkisi, şimdi bu odanın elinde. Ayrıca mezbahanın bakım ve temizliğini de yaptırma görevi bulunan oda, daha önce Çorak Pazarı’nın denetimi ile de sorumlu iken bu görev şimdi belediyeye geçmiştir. d-Demirciler ve Marangozlar Odası: 1962 de kurulan odanın 500 kayıtlı üyesi var. Şoförler Odası’ndan sonra kurulan ilk esnaf kuruluşu olduğu için bünyesinde demirci ve marangoz olmayan esnaf üyeler de var. Esnafın kömür ve demir gibi ihtiyaçlarının temini ve onlara meslekleri ve diğer kurumlarla ilgili olarak belli ölçülerde rehberlik yapan oda, üyelerinden basit usûl (Götürü) vergilendirilen 50 sinin muhasebesini tutuyor. Yeni işyeri açacak olan esnafa ise belge vererek yardımcı oluyor. Odanın gelirini üyelerin ödediği yıllık 12 Milyon TL. aidat meydana getiriyor. Ayrıca ilçede Bağ-Kur bürosunun açılması sırasında Demirciler ve Marangozlar odası, önemli bir fonksiyon olarak sekreterlik görevini üstlenmiş. e-Şoförler Odası: Esnafın bu odalara üye olma ve sorumluluklarını yerine getirme mecburiyeti vardır. İlçe merkezlerinde belli bir nüfustan sonra bu tür odalar kuruluyor. Bu esnaf odaları, Osmanlı döneminde Ahilik teşkilâtı bünyesindeki aynı iş kolunda çalışan esnafın kurdukları loncalara benzemektedir. İlçemizde bu odaların fazla olması, üye esnafın haklarının korunması, ilçenin resmî ve sivil plâtformlarda tanıtımı, söz hakkı elde etme ve temsil edilme gibi avantajlar getiriyor. Odalar ilçenin meselelerinde ve beklentilerinde ortak hareket edip lobi çalışmaları ile bunlara çözüm bulma konusunda gayret sarf etmektedirler. Bu cümleden olarak, ilçemiz esnaf odaları,daha önce şahıs tarafından işletilen Soğuksu Millî Parkı işletme hakkının, meydana gelen şikâyetler üzerine, tekrar Orman İşletmesine geçmesinde aktif rol oynadı. Bunun yanında Bağ-Kur üyesi esnafın, bu kurum ile olan işlerinin Ankara’ya gitmeden yapılabilmesini sağlamak amacıyla İlçeye bir Bağ-Kur bürosu açılması için Esnaf Kefalet Kooperatifi ve Esnaf Odalarının yaptıkları ortak girişim de başarı ile sonuçlanır. Böylece ilçede açılan Bağ-Kur bürosu kanalıyla, esnafın, işini Ankara’ya gitmeye gerek kalmadan yerinde halledilmeye başlanmıştır. 8-TİCARİ KOOPERATİFLER: İlçemizde bu esnaf kuruluşlarından başka,bölge ekonomisine canlılık katan ticarî bazı kooperatifler vardır. İkisi Tarımsal Kalkınma biri de Tiftik-Yapağı Tarım satış kooperatifi olan bu kurumların kuruluş ve çalışmaları, bölge insanımızın ticarî zihniyetini ortaya koyması açısından hayli ilginç. a-Aksak Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi:AS-KOOP Kooperatifin kuruluşundan bu güne geçirdiği safhaları anlatacağımız bu bölüm uzun görülebilir. Ancak teşebbüs için hangi eziyet ve engellerle karşılanıldığı, ülkede mevzuat yoğunluğu ve sistemin hantallığını göstermesi ve başka köylere de örnek teşkil edeceği ümidiyle özellikle detaylara girerek uzun tutmayı tercih ettik. 1973 de, orman köylerini kalkındırmak amacı ile köyleri gezen OR-KÖY (Orman Köylerini kalkındırma Kooperatifleri Genel Müdürlüğü) yetkilileri, köylüyü yatırıma sevk ve teşvik için türlü kredi imkânı tanımıştı. Ancak bir kısım köylü aldığı kredileri amaçları dışında kullandığı için, ödemede epey sıkıntı çekti. Aksak köylüleri, köy sınırları içinde bulunan maden suyunu değerlendirip kendilerine iş imkânı sağlamak amacıyla bir kooperatif kurmak için 1975 de, Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanlığı’na müracaat ederler. Keşif için gelen heyetin olumlu raporu üzerine 7 kişi ile kooperatif kurulur. OR-KÖY de kurumun fizibilitesini hazırlar. Hazırlanan su örnekleri tahlil için Hıfzısıhha Kurumu’na gönderilir. Suyun içinde bulunan Nitrik asit nedeniyle pürüz çıkınca, kooperatif duruma itiraz eder ve su örnekleri bu sefer İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hidrokromoloji merkezine havale edilir. Kaynağa gelen uzmanlar aldıkları su örneklerini tahlil edip 1 hafta sonra Sofra maden suyu diye olumlu rapor verirler. Bu raporu Sağlık Bakanlığı’na götürüp işletme izni alan kooperatif, bu sefer de Orman Bakanlığı engeline takılır. Su kaynağı orman arazisinde olduğu için ayrıca bu bakanlık ve il özel idaresine müracaat edilerek, 83 dönümlük arazi ilk etapta üretimden itibaren % 1 rüsûm ile 10 yıllığına kiralanır. Bu arada üye yapılan ortak sayısı 280 olmuştur. Hazırlıklar tamamlanınca 1978 de tesisin temeli atılır. İnşaatın kaba kısmını kendi imkânı ile tamamlayan kooperatif, kredi için OR-KÖY’e müracaat edince başka bir engelle karşılanılır. Arazi kiralık olduğu için mevzuata uygun görülmeyen kredi talebi geri çevrilince, Orman, Turizm, Sağlık ve Maliye bakanları ricalarla köye getirilip tesisi gösterilir. Kendilerine tesisin özelliği ve sağlayacağı faydalar hakkında verilen brifingden sonra ikna olan bakanlar, Ankara’ya dönünce ilk Bakanlar Kurulu toplantısında ilgili yönetmelikte değişiklik yapılır ve kredi yolu açılır. İlk etapda 4 milyon TL kredi verilir. Gerekli makine ithali için de KÖY-KOOP’ a (Köy Kooperatifleri Birliği) üye olunur. Fakat o yıllar, ülkemizin içinde bulunduğu darboğaz sebebiyle döviz bulunamadığı için, makinaların ithal edileceği Bulgaristan ile pamuk karşılığı ithalat için anlaşma yapılır ve ancak bu suretle makinaların ithali gerçekleşir. Bu sırada yaşanan hükümet değişikliği döneminde, geri kalan 10 milyon TL. kredi de alınarak makinalar monte edilir ve 1980 Haziran ayında deneme üretimine başlanır. Fakat teknik ve ticarî tecrübesizlik sıkıntıya yol açar. Ayrıca üretime geçmek için gereken ruhsat işlemleri de uzayınca 50 Milyona kurulabilecek tesis, 90 milyon TL.ye mal olur. Bu kadar borcun nasıl ödeneceği konusu düşünülürken, 1983 de tesisi kiraya verme fikri doğar. OR-KÖY bu fikre; ”Borcunuzu ödemeden kiraya veremezsiniz! ” diye karşı çıksa da, genel kurul, kiraya verme konusunu oy birliği ile onaylayınca, Or-Köy’ün muhalefetine rağmen, İlham Meşrubat-Gıda Sanayii A.Ş.ne, bütün borcun ödenmesi, yıllık 16 milyon TL. kira bedeli, % 30 kira artışı ve yönetim giderlerinin karşılanması gibi şartlarla 5 yıl müddetle kiraya verilir. Bu beş yıl zarfında bütün borç ödenir. Beş yıl sonunda, yönetim kurulu tesisi henüz kendi başına işletmek istemediği için, 1998 de yıllığı 150 milyon TL., % 30 kira artışı ve 5 yıllığına aynı şirkete tekrar kiralanır. Fakat işletici 1990 da çıkarılan stopaj vergisini kira bedelinden kesmeye kalkınca durum mahkemeye intikal eder ve sözleşme feshedilir. Bu sefer de işletici şirketin ortaklarından bir şahsa, daha önceki kiracı şirketin getirdiği birtakım makinaların da bedelinin ödenmesi şartı yanında, 1 Milyar TL. peşin, 400 milyon TL yıllık kira bedeli, % 30 kira artışı, yeni yıkama makinesi ilavesi ve sac su depolarının beton olarak yenilenmesi şartı ile kiraya verilir. 1997 yılına gelindiğinde, işletici ayrılınca Şubat ayında 30.000.000.000. TL peşin olmak üzere 14.400.000.000. TL yıllık kira ve % 50 artış ile Altınkaynak şirketine kiraya verilir. Şirket 70 milyar TL.lik yeni yıkama makinesi koymasına rağmen kısa bir zaman sonra suda bulunan Nitrik Asit nedeniyle tesis Sağlık Bakanlığınca kapatılır. Sudaki Nitrik Asit oranı Türkiye standardının (% 0,1) biraz üzerindedir. (% 0,5). Avrupa Birliği standardı ise % 1 dir. Daha sonra yapılan bir yönetmelik değişikliğiyle A.B. ölçüsü kabul edilir. Tesis bu şekilde kapatılınca, şirket sözleşme gereği tazminat ödemeden ayrılır. Yönetim kurulu da genel kurulun verdiği yetki ile aynı kira bedeli ve enflasyon oranında kira artışı şartları ile Arel Şirketine kiraya verir. Bu şirket halen tesisi işletmeye devam etmektedir. Tesisi kiralayan şirketlerin ödediği aylık kira bedeli, bankada işletildikten sonra yıl sonunda toplu olarak ortaklara dağıtılıyor. Bu şekilde ödenen kâr paylarının ortakların bir işine yaraması düşünülüyor. Kooperatif kurulduktan sonra, Aksak ve çevredeki 10 köyün halkından meydana gelen ortaklarına istihdam imkânı ve bölge ekonomisine katkı sağlamıştır. Halen 30 işçinin çalıştığı ve asgari ücret uygulaması yapılan tesiste şu ana kadar 40 kadar işçi, kıdem tazminatlarını alarak emekli olmuş durumda. Kiracı şirket ile yapılan sözleşmelerde, teknik personel dışında, kooperatif ortakları ve çocuklarından başka işçi çalıştırılamıyor. Sağlanan bu imkânlardan başka, kooperatifin epeyce sosyal-yardım çalışmaları da mevcut. Meselâ ilçemiz devlet hastanesine bir jeneratör temin etmişler. Aksak ve komşu köylerin köy konakları, çeşme ve yol yapımlarına, fakir ailelerin düğün ve cenaze giderlerine yapılan katkı yanında kendi köylerine, kuruluşta 10.Milyon TL olmak üzere, sonraki her yıl bu miktar % 20 artırılarak yardım yapılmış. b-Aşağı Çanlı Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi: ÇAN-KOOP Her tarafı tatlı içme ve şifalı sularla kaplı olduğunu defalarca belirttiğimiz ilçemizin Aşağı Çanlı köyünün, vahşi bir tabiî güzelliğe sahip Kozludere mevkiinde zengin içme suyu kaynakları vardır. Bu su yıllarca, civardaki tarım alanlarında çalışanların yaz aylarında serinleme ihtiyacı için kullanılmış. Derenin bir iki yerinde ise kuyu ve çeşmeler yapılmış. İlçede Altın su tesislerini işleten şirket bu suyun özelliği ve önemini kavrayıp, buraya bir tesis yaparak işletmek isteyince, bu mevcut zenginliğin elden gideceğini anlayan Aşağı Çanlı köylüleri, hemen bir kooperatif kurup suyu kendileri işletmeye karar verirler. İlçe kamu oyu da kendilerine destek olur. Durum mahkemeye intikal eder ve 1985-1989 arası süren hukukî mücadele sonunda mahkeme; ”Aşağı Çanlı Köyü’nün suyu kendi ihtiyacı için kullanmasını” kabul eder. Mahkemeyi kazanan köy halkı bu sefer kooperatif kurmak için girişimlere başlar. Fakat bölgedeki diğer tarımsal kalkınma kooperatifi olan As-Koop’a yakınlığını bahane eden Tarım Bakanlığı yetkilileri kuruluşa izin vermezler. Fakat müracaat bu sefer “Tatlı Su Balıkçılığı yapılacak” şeklinde değiştirilince bu talep kabul edilir ve 1989 yılında % 80’i Aşağı Çanlı Köyü halkından olmak üzere 161 ortak ile Aşağı Çanlı Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (ÇAN-KOOP) kurulur. İlk etapta üyelerden bir defaya mahsus olmak üzere 50 şer milyon TL ortaklık payı tahsil edilir. Resmiyet kazanılınca da,bu çalışma alanı genel kurulun oy birliği ile aldığı bir karar ile içme suyu işletmeciliğine çevrilir. Böyle maceralı bir mücadeleden sonra mahkemeyi kazanıp, kooperatifi de kuran köy daha sonra “Hotulca Serisi Kozludere Mevkii” ndeki kaynak sularını Kapitaj ile bir yerde toplama çalışmalarını bitirir. Su örnekleri tahlil için Ankara Hıfzısıhha kurumuna götürülür. Yapılan müracaat ile İller Bankası, Sağlık Bakanlığı, Çevre Sağlığı gibi kurumlardan sekiz yetkili suyun bulunduğu bölgede jeolojik, bakteriyolojik, arazi etüdü ve fizibilite çalışmaları yapar ve 18 Temmuz 1990 da olumlu rapor verirler. Rapora göre berrak, renksiz ve kokusuz gibi özellikleri yanında sertlik derecesi de sağlığa uygun olarak belirtilen kaynak suyunun işletme hakkı, köy idare heyeti kararı ile kooperatife verilir. Bu yetki ile tapu idaresine başvurulur ve suyun bulunduğu 6 dönümlük yerin tapusu alınır. Şu anda kaynak suları bir ana depoda toplanmış durumda.İzale hattı çalışmasına ise, kendi imkânları ile devam ediliyor. Bütün bu yapılanlara rağmen daha ileride alınacak epey mesafe var. İşletme ve sosyal tesislerin inşası, teknik donanım ve ekibin sağlanması ve üretim safhasında pazarlama gibi zor devreler var. Fakat As-Koop örneğinde olduğu gibi, azim ve mücadele ile bunların aşılacağına da kesin olarak bakabiliriz. İleride tesis kurulunca, prensip kendi imkânları ile üretime geçmeyi düşünen kooperatif idarecileri, uygun şartlarla bir şirkete kiraya verebileceklerini de belirtiyorlar. Hatta şu ana kadar, kooperatifin kurulduğunu bir TV kanalından öğrenen bazı özel teşebbüs sahipleri, tesis bitince kiralamak üzere baş vurmuşlar. Bunlarla ilgili görüşmeler halâ devam ediyormuş. Ne demiş atalar ?: ”Kovanda balın olsun, Yemen’den arı gelir.” c-Tiftik ve Yapağı Tarım Satış Kooperatifi: İlçemiz tiftik potansiyeli bakımından hayli zengin olmasına rağmen, gerek üreticinin tiftiğini gerçek değeri ile almak, gerekse de onları üretim teknikleri bakımından desteklemek amacıyla oldukça gecikme ile 05.04.1979 da kurulmuştur. Kooperatifin ilçede 147 ve Gerede bölgesinde de 420 olmak üzere toplam 560 üyesi var. Ancak, son yıllarda azalan tiftik keçisi sayısına paralel olarak çoğu işi bırakmış durumda. İlçede tiftik keçisi yetiştiren 50 kadar çiftçi olmasına rağmen 1997 de ancak 30 kadarı tiftiğini kooperatife, diğerleri de tüccara satmış durumda. Kooperatifin, önceki yıllarda ortağı olan ve olmayan üreticiye temin ettiği damızlık hayvan kullanımından olumlu sonuç alınmış ve üretim de buna paralel olarak kaliteli olarak artmıştır. Eti, sütü, derisi, tiftiği ve boynuzu ile kombine değerlendirilebilen tiftik keçisi 2000 yılı itibarıyla ilçemiz Kızılcaören, Çukurören, Çukurca, Akdoğan, Uğurlu, Eğerli Başköy, Çukurca, Beşkonak, Eğerli Dereköy, Otacı, Balcılar, Kışlak, Başören, İğdir, Esenler, Taşlıca, Çeltikçi, B.Kuzören, Örencik, Başağaç, Turnalı, Bademli, Kırkırca, A.Hüyük, Güneysaray, Ç.Akçaören ve Demirciören köylerinde yetiştiriliyor. Kooperatifin, keçilerin azlığı ve ormana zararı konusunda ilginç tesbiti var. Sayının azlığından sızlanırken, keçilerin ormana zarar vermediği kanaatinde. ”Keçilerin ormana zararı olsa idi, 900 senedir tiftik keçisi yetiştirilen bölgede şimdiye kadar ağaç kalmaması gerekirdi” diyorlar. Onlara göre ormanların azalmasının asıl sebebi yanlış kesim ve yangın. Devlet önceden, önemli bir ihraç malı olan tiftiğe hem iyi fiyat hem de basit faizli destek kredisi verirken, son yıllardaki ilgisizlik, otlakların orman idaresi tarafından kısıtlanması ve üreticinin emeğinin karşılığını tam olarak alamaması yüzünden kooperatifin fonksiyonu ve maddî durumu iyice zayıflamıştır. Tedbir olarak ilçemizin damızlık yetiştirmede pilot bölge seçilmesi ve hayvancılığın desteklenmesi, tarım alanları kısıtlı olan ilçemize yeni bir sektör kazandıracaktır. Üstelik tiftik keçisi az ot ve yem ihtiyacı ile fazla masraflı olmayan bir hayvan olup, tiftikden elde edilecek giyim eşyası ve battaniyeler de turizm beldesi olan ilçemizde ayrı bir kazanç kapısı açacaktır. Ayrıca bu sektörün desteklenmesi ile etin bollaşıp ucuzlayacağı ve fakir halkın bu vesile ile daha fazla et yiyebileceği görüşü hakim. 9-Vergiler: Günümüzde de geçmişte olduğu gibi çalışan kesimin kazançları üzerinden vergi alınmakta. Ancak dönemlere göre verginin cinsi ve miktarında farklılık yaşanmış olup, bu gün itibarıyla çalışanların kazancı üzerinden birden fazla çeşit vergi alınmaktadır. Meselâ Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde alınan (öşür, yol ve hayvan vergileri) bir takım vergiler kaldırılmış, yerine başkaları konmuştur. 1999 malî yılı verilerine göre ilçede 1114 vergi mükellefi var. Bunlar; Kurumlar Vergisi ödeyen 72 adet şirket ve kooperatif, Yıllık Gelir Vergisi ödeyen 692, Basit Usûl Vergi ve Katma Değer Vergisi mükellefi 350 esnaftır. Bahsedilen 72 kurumun 12 si Anonim Şirket, kalanları da kooperatif ve Limited Şirkettir. Bu esnaf kesimi ile beraber, diğer bazı vergileri de ödeyenlerin ödedikleri vergi çeşidine göre sayıları şu şekildedir: Kurumlar Vergisi ödeyen................: 72 adet (Şirket ve Kooperatif) Yıllık Gelir Vergisi ödeyen.............: 692 adet Katma Değer Vergisi ödeyen..........: 665 adet Gelir Muhtasar ödeyen....................: 663 adet Veraset-İntikal Vergisi ödeyen........: 275 adet Basit Usûl KDV beyanında bulunan: 350 adet (Götürü) Bu vergi çeşitleri ile 1999 yılı ilçe Mal Müdürlüğü’nce tahakkuk ettirilen (Gelir -Kurumlar-K.D.V. ve Veraset-İntikal) vergi miktarı 753.465.456.000. T.L. dir. Bu miktardan başka, vergi dışı gelir (Fon Payı-Eğitime Katkı Payı) olarak 388.152.000.000. T.L. tahakkuk ettirilmiştir. Vergiler eskiden olduğu gibi gezici tahsildarlar vasıtası ile değil, mükelleflerin bizzat gelip Mal Müdürlüğü veznesine yatırması ile tahsil edilmektedir. 10-Sonuç: Genel kanaate göre, ekonomide kalkınma olabilmesi için, yapının büyümesi, gelirin artması ve buna paralel olarak ekonomik ve sosyal yapının olumlu yönde değişmesi gerekir. Yapı değişikliğinden kasıt, bu yapıyı meydana getiren sektörlerin, bölge geliri içindeki paylarının reel anlamda artması ve bu artışın halka yansımasıdır. Büyüme, ekonomik yatırım ve üretimin artırılması ile mümkündür. Ayrıca gelir dağılımının dengelenmesi, refahın yayılması ve toplum kesimlerinin sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması da büyümenin bir işareti ve şartıdır. İlçe ekonomik yapısı incelendiğinde gerçek bir büyüme görülemiyor. Ülke ve dünyadaki değişimden bölgemiz nasibini alamıyor. Yetkililer; bölgede gerekli potansiyelin varlığını belirterek, bunun değerlendirilemediğinden şikâyetçi. Belli ölçeğin üstünde sanayi kuruluşu ve orta ölçekli işletmenin olmadığı, arazinin de müsait olmaması sebebiyle tarımın gelişmediği, üstelik yapılan barajlardan dolayı su azlığından son 30 yılda çeltik ekim alanlarının % 60, bölgenin sembolü olan tiftik keçisi sayısının da % 90 azaldığı, turizm gelirlerinin potansiyelin çok altında seyrettiği ilçemiz, bir memur ve emekli kenti görünümündedir. Bu olumsuzluklar sonucu, bölgemizdeki müteşebbis insanlar başta Ankara olma üzere, dışarı göçmüşler ve buralarda iş adamı, bürokrat ve ilim adamlarından meydana gelen seçkin bir zümre ortaya çıkmıştır. Bunların yanında son yıllarda yetişen epeyce de siyasetçi ile kuvvetli bir dayanışma ve lobi çalışmaları ile ilçenin ekonomik yapısının büyütülmesi, yeni yatırımların yapılması arzulanır olmuştur. Bu güç ile ilçemiz iş adamları bir araya getirilip, sermayelerinin bir bölümü ile ilçede sınaî tesis yapmaları mümkün görülmektedir. İlçemizin ekonomik açıdan güçlü hale gelmesi sadece Turizm sektörü sayesinde mümkün görünmektedir. Bu sektörde şimdiye kadar hep ilçe dışından kişi ve kurumlar Patalya, Asya ve Termalya Tatil köyü gibi ilçemize zengin kaynaklar kazandırmışlardır. İlçenin önemli işsiz bölümünü meydana getiren gençlerin çoğunluğu bu turistik tesislerde çalışmaya başlamışlardır. Belediyenin de desteğiyle, Kirmir vadisindeki zengin kum ocaklarının işletilmesi ve elde edilecek malzemenin Ankara ve diğer çevre merkezlerde değerlendirilmesi gayet kolay ve gelir getirici bir sektör meydana getirecektir. Barajların inşası sebebiyle sekteye uğrayan çeltik tarımı yerine, bu arazilerde fazla suya gerek duymayan tarım teknikleri araştırılıp, çevre köylüsüne bu konuda rehberlik yapılıp özendirilmelidir.
Belediye ve kaymakamlık, imkânlarını ortaya koyarak, teşebbüs gücü zayıf olan gençleri bu konuda eğitmeli, onları sanat eğitiminden geçirmeli ve ille de resmî bir kurumda memur olmak gibi bir kompleksden kurtarmalıdır.
Kaynak : Muzaffer Eker ( Yabanabad 2000 Kitabından alınmıştır.)
|
|
|
 |
|
|
|